Kas lifçiği içinde asıl kasılabilme fonksiyonunu yapan bu çubuklar iki tarağın dişleri gibi karşılıklı yerleştirilmiştir.
Protein molekülleri kasılma esnasında birbirinin içine geçer ve böylece kas lifçiğinin boyu kısalır. Bu durumda aynı büyüklükte olan iki tarağın dişlerinin birbiri içine girip çıkması gibi, kasılma ve gevşeme dediğimiz hareket ortaya çıkar. Düz ve çizgili kaslar olarak ayrılan kaslardan düz olanları, irademiz dışında iç organlarda durmadan çalışır. Çizgili olan kemiğe bağlı kaslar ise, çok güçlü yapıda olup, iradeye bağlı olarak çalışırlar. Vücutta ki kasların toplamı 640 tane olup, bunların 400 kadarı doğrudan iskeletle alakalı, kalan kısmı ise, iskelet dışında yer alırlar. Meselâ gülerken 15 adet kas birlikte iş görür ve yüz buruşturulurken 43 adet kas hep birlikte faaliyet gösterir; ama iskelete ait herhangi bir kemiğin hareketi söz konusu değildir.” (1)
Vücuda gerekli hareketlerin rahatlıkla yapılabilmesi, kasların fonksiyonu ile gerçekleştirilebilmektedir. Son derece ileri mekanik bağlantılarla iskelete giydirilen kas demetlerinin olmaması durumunda, hiçbir anlam ifade etmeyen bir taş veya hareket edip yürüyemeyen bir ağaçtan farklı yanı olmayacaktı. Hayatın devamı boyunca gerekli olabilecek bütün hareket ve sanatsal fonksiyonların gerçekleştirilmesi gayesiyle, plânlanarak dizayn edilen kas sisteminin, Kudreti sonsuz Sanatkârı göz ardı edilerek, evrimle izah edilmesi, bilerek körlüğün tercih edilmesi değil midir?
YİRMİ ALTINCI PENCERE
Hayatın devam edebilmesi besinlerin vücuda girişi ile mümkün olabilmektedir. Alınacak gıdaların kolayca sindirilebilmesi için, iyice öğütülmeleri şarttır. Sindirimin ilk fazında gerekli olan çiğneme fonksiyonunun gerçekleştirilebilmesi için, ağız boşluğunda alt ve üst çeneye muntazam ve son derece estetik bir sanatla, uyumlu yuvalarına yerleştirilen dişlerle sağlanmaktadır. Bir değirmenin çarkları gibi dizayn edilen dişlerin, değişik vazifeleri yanında, çok güçlü olan çene kaslarının desteklemesiyle, mekanik fonksiyonları en verimli ve ideal kalitede gerçekleştirirler.
İlâhî bir teknoloji mekaniği ile yerleştirilen dişlerin, gıdaları en uygun hâle getirebilmeleri için “Üst ve alt dişlerdeki girinti ve çıkıntılar, birbirine uyacak şekilde üst üste gelirler. Bu uyuma, “Oklüzyon” denir. Kapanma sayesinde küçük besin parçaları bile, diş yüzeyleri arasında tutularak öğütülür. İnsanda diş gelişimi, anatomik ve fizyolojik yapıları, ilk çocukluk döneminde dişler çene kemiğinden ağız epiteline doğru kabarmaya başlar. Dişlerin çıkmasının nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak en muhtemel açıklama, diş kökünün ve dişin altındaki kemiğin büyümesi ile dişin giderek ileri doğru itilmesi şeklindedir. Dişlerin gelişme hızları ve çıkışları, hem tiroit, hem de büyüme hormonları tarafından hızlandırılır. Dişler oluşurken tuzların depolanması da, çeşitli metabolik faktörlerden etkilenir. Bu faktörler arasında diyette kalsiyum ve fosfatın bulunması ve D vitamini varlığı sayılabilir. Bütün bu faktörler normal olduğu zaman “Dentin” (dişin ana gövdesi) ve “Mine” de sağlıklı olur. Ancak bu faktörler yetersiz olduğu zaman, kalsifikasyon bozulduğu için, dişler ömür boyu bozuk kalır.” (2)
Dişler, kan damarları ve sinirlerle desteklenerek, kök kısımlarının çene kemiğine yapışmasında beton vazifesi gören “Sement” doku tabakası, aynı zamanda diş kovuklarında esnek bir yastık görevini de sağlar. Dişlerin estetik ve orantılı dizilişi, dilin hareketlerini sınırlandırarak, lokmaların ağız içinde hareketini kolaylaştırdığı ve mide ile yardımlaşma sırrıyla sindirim fonksiyonuna önemli destek sağlamayı sürdürürler. Ayrıca konuşmada kelimelerin seslendirilmesinde önemli rol oynarlar. İnsanın yüz görünümüne (fizyonomi) farklı bir güzellik katarak, yaradılışın mükemmel estetiğini sergilerler. Dişlerin fonksiyonları olmasa, besin maddeleri yutulamayacak, lezzet alınamayacak, hayatın kalitesi ve devamı zorlaşacaktı. Sonsuz bir “ilim ve kudret” ile işletilen bu mekanizmanın usta bir Sanatkârı olması gerektiğini idrak edemeyen akılların düşünce sistemlerinde arıza olacağı kesinlik kazanmıyor mu?
SAĞLICAKLA KALIN.
Dipnotlar:
1) İrfan Yılmaz, Age. s. 130.
2) Guyton-Hall, Age. s. 1007.