Birbirlerini kontrol edecek şekilde ayarlanmış bu kadar muhteşem bir hormon sistemi ile, vücut faaliyetlerinin mükemmel bir şekilde idare edilmesini, evrimle oluşmuş mantığı ile izah etmek, hiçbir sağlıklı düşünceden kaynaklanamaz. Allahü Ekber demek, onlara neden zor geliyor?

YİRMİ DÖRDÜNCÜ PENCERE

İnsan organizmasını ayakta tutmaya, organların yerleştirilmesine ev sahipliği yapmaya, vücuda hareket kabiliyeti sağladığı gibi, ağır yüklere karşı direnci sağlayan, hareket sisteminin temel yapısını oluşturan iskelet sistemi, mühendislik harikası bir dizaynla inşa edilmiş kâinattaki “altın oran” denge mu’cizesinin gözlenebilen, canlı bir görüntüsüdür. İskeletsiz bir vücut, hiçbir aktivite ve hayatî fonksiyonu gerçekleştiremeyen bir organlar yığını olarak kalırdı. Kemik, kıkırdak, bağ dokusu ve birçok eklemin, uyum içinde birlikteliği ile, yüksek hareket kabiliyetine uygun yaratılan iskelet, sonsuz ilim ve kudret sahibi Sanatkârını tarif ederek, düşünen insanın beynine rehberlik yapabilecek pusula gibidir.

Vücudun hareket etmesi gereken bölgelerine, özellikle boyun, omurga, kol ve bacaklara gereken farklı fiziksel pozisyonlar kazandırılarak, hareketi sağlayacak uygun kasların giydirilmesine elverişli anatomik inceliklerle donatılan iskeletin sanatındaki plânlama ve direnç kanunları dikkatle incelendiğinde, Marifetullaha geniş ufuklar kazandırabilecektir. Ölçülü, simetrik ve bütün insanlardaki aynı tasarımın bir tezgahta dokunması açıkça Sâni-i Hakîm olan Sanatkârın vahidiyet ve ehadiyet sırlarını göstermektedir. Evrim ve tesadüf ile izah edilmesi, bir halisünasyon belirtisi olabilir.

İskeleti meydana getiren kemiklerin farklı yapıları bulunmaktadır. Kemikler için “Farklı sertliklerde ve dayanıklılıkta malzeme kullanılmıştır. Uzun kemiklerin eklem yapan uç kısımları ile yassı kemiklerin içi ise, süngerimsi kemik denilen içi sünger gibi boşluklar bulunduracak şekilde, daha farklı bir yapıda dizayn edilmiştir. Kompakt kemik (yoğun kemik) denilen beyaz renkteki ve çok sert olan kısımlarından bir kesit alıp mikroskopta bakacak olursanız, ne kadar muhteşem, dantela gibi işlenmiş bir yapıya sahip olduğu görülür. Birbirleriyle ince kanalcıklar vasıtasıyla irtibatlı hücreler, iç-içe geçmiş halkalar şeklinde bir sistem teşkil edilmiştir (Havers Sistemi). Eklem yüzeyleri ve kaburga uçlarındaki kıkırdak parçaları, kemiklerin aşınmasını engellemek, eklem yüzeylerini kaygan ve hareketli tutmak için, çok özel bir malzemeden yapılmıştır. Basınç altında ezilir ve su çıkarır. Dinlenirken ise, tekrar genişler ve suyunu tekrar içine çeker.” (1) Amortisör mekanizmasının, İlâhî muhteşem fonksiyonel bir sanat örneğidir.

İskeletin kimyasal yapısı, en fazla kalsiyum ve fosfor olmak üzere, madensel tuzlardan ve toprak kaynaklı daha küçük miktardaki elementlerin, “hikmet terazisi” ölçeğiyle, molekül ve hücrelerin tanıştırılarak, birlikte kompleks fonksiyonların

gerçekleştirilmesi sağlanır. Kemiklerin güçlenmesi için, güneşin yardıma gönderilerek, Ultraviyole Işınları’yla D vitamini sentezlendiği unutulmamalıdır. “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” inkarcı sorusuna, “Kim onları bidayetten inşa edip hayat vermiş ise, O diriltecek.” (Yasin Suresi: 78-79.) İlâhî fermanının yansımaları, organizmanın sayısız noktalarında olduğu gibi, kemiklere yerleştirilen İlâhî biyokimya laboratuvarlarında, ömür boyu sürdürülmektedir.