"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hediye-i Rahmet: Bal -2

Feyzullah ERGÜN
26 Eylül 2016, Pazartesi
İlâhî rahmetin hediyesi olan balın yapılışı, ilhamen öğretilen mübarek arı ailesinin akılları hayrette bırakan faaliyetlerinin bir kısmına ibretle bakmaya çalışacağız.

Bir kovana yerleşen arılar, çok düzenli bir yönetimle kraliçe arı, ana arı veya ya’sub denilen kovan idaresini, arıların üreme ve çalışmalarını mükemmel şekilde düzenleyen bir başkanları ile çeşitli vazifelerde çalıştırılan işçi arılardan meydana gelir. Ortalama bir işçi arının ömrü 55 gün civarında ise de ana arı tamamen balla beslendiğinden 5 yıl yaşayabilir. Ortalama 18 ay yaşar. Bal arısı, 0.01 gr ağırlığında küçük bir beyne sahiptir. Yine de, karmaşık şeyleri öğrenme konusunda şaşırtıcı bir kabiliyet verilmiştir. Demek neredeyse olmayan aklı ile kudretin programını icra etmektedir. Bal arıları, en iyi çiçek tozlarını hangi çiçeklerden, günün hangi saatinde alabileceklerini ve kovanlarının çevresindeki 1 kilometrekarelik arazinin belli başlı özelliklerini öğrenirler. Bal arıları, ayrıca öğrendikleri şeyleri diğer arılara aktarabilirler. Bir arı, bir çiçek tarlası bulduğunda, kovana dönerek yaptığı tuhaf bir dansla diğer arılara çiçek tozu kaynağına nasıl ulaşılacağını anlatır. “Arılar yemek için nektar (salgı bezleri tarafından bir çiçeğin bez dokusundaki bitki özünden üretilen güçlü bir çekici maddedir. Bir kovanın bal stoku pek çok bireysel nektar yükü ile oluşturulur.) ve polen toplamak üzere kovandan uçarlar. Bazı çiçeklerin kokuları özellikle tarlacı (işçi) arıları çeker, bilhassa mavi ve mor çiçekleri severler. Gerçekten de bir işçi arının, her biri 7000 küçük lensli, 2 karmaşık gözü maviye, mora ve ultraviyole (UV) ışığa hassastır. Nektar ultraviyole ışığını yansıtır ve işçi arı bunu çiçekte bir koyu alan olarak algılar. İşçi arının 5 gözünden polarize güneş ışığını algılayan diğer 3’ü basit gözlerdir. Arılar, manzarayı fark ederek güneşin pozisyonunu ve yeryüzünün manyetik alanını hissederek giderler. Kovanın içinde çalışan evci arı nektarı bala dönüştürür. Tarlacı arılar tarafından bırakılan polen kalıplarını toplar, onları tükürük ve nektarla ıslatır, bir göze koyup kafası ile vurarak sıkıştırır. Polen ile dolu gözleri balla örter. Kovandaki döküntüleri de dışarı atar. İşçi arıların getirdiği nektarın cinsi ve kalitesi kovan girişinde evci arılar tarafından kontrol edilerek, peteğin uygun olan bölümüne yerleştirilir.”6 

Muazzam sistemlerle donatılmış olarak, koku alıcılarının cazip kokular, gözlerinin de güzel renkli çiçeklerin rehberliğine uyarak kovandan 3-5 km. kadar uzaklaşarak güzel bir havada 1000 çiçeği ziyaret eder. Minik bir kargo uçağı gibi, emdiği nektarları bal kesesine doldurur. Orta bacakları ile vücudundaki poleni süpürüp toplayarak tükürük ve nektar ekleyerek minik topaklar yapar. Bunları arka bacaklarındaki kıllı sepetçiklere doldurur. “Eve vücut ağırlığının yarısına eşit olan 0.06 gr nektar ve 20 miligram polen taşır. Su kaynaklarından ya da seçtiği sulu bir nektardan su toplayarak bunu bal kesesinde eve taşır. İşçi arılar kovanı 28 ile 35 derece sıcaklığında tutarlar. Bunu balı ve poleni sindirerek, bir araya toplanarak, titreşerek yaparlar ve su dağıtarak, girişin yakınında kanatlarını çırparak da serinletirler. Ayrıca etrafta ya da tam öğle vakti nektar üretiminde bir durgunluk olduğunda mola vererek dinlenirler.”7 

En küçük hareketlerinin bir mana ile haberleştiklerinin ifadesi olduğu, kovan içi faaliyetleri ile kovan dışındaki şaşırtıcı uzun seyahatleri ve kovana dönüşleri Rabbanî san’at, kudret ve ilhamın arının beynine yerleştirdiği, aklı hayrette bırakan bir ilâhî navigasyonla icra edilmektedir. Havadaki değişimi en hassas aletler gibi hissederek çalışmalarını düzenler. “Nektar akışı günün belli saatlerinde çiçeğin durumuna ve türüne bağlı olarak yükselir. Isı aşırılıkları nektar üretimini azaltabilir ya da durdurabilir, ılık hava da arttırır. Pek çok yabanî çiçek mükemmel nektar üreticisidir.”8 Bütün bu faaliyet arının kısacık ömründeki bitmeyen hizmet aşkıyla boyun eğişi ve sayıları ancak Allah’ın (cc) sonsuz ilminde bilinen uygun çiçeklerin ikram edici itaatleriyle ve huzur veren sükûnet içerisinde karşılıklı bir uyum içinde ihtiyaçlarını düzenleyen ilim ve kudreti sonsuz, kâinatı yaratan Rabbimizin kontrolü altında gerçekleşmektedir. En küçük bir zerre dahi kendi başına bağımsız hareket ederek faaliyet icra edemez. Farz-ı muhal böyle bir şey kabul edilse arı kovanının da kâinatın da düzeni bozulur, fesada uğrar.

Arıların bal ve polen (insanlar ve arılar için bütün hayatî enzimleri ihtiva eder) yapma faaliyetlerinin hikmetleri dışında, meyvedar çiçeklerin tozlaşmasında dahi çok önemli vazifeleri bulunmaktadır. Tozlaşma işleminin yapılmaması halinde, meyvelerin olmayacağını ve hayat kalitesinin bozulup dağılacağı bilinen bir gerçektir. Kudretin kurduğu bu hikmetli dengeyi özetleyen ünlü bilim adamı Albert Einstein “İnsanlığın varlığının devamının arılara bağlı olduğunu, arılar yok olduktan 4 yıl sonra da insan neslinin yok olacağını ifade etmiştir. Son yıllarda artan tarım kimyasalları, hibrit (ebter) ve GDO’lu ekimler ile artan çevresel kirlilik, arıların hayat alanlarını daraltmakta ve ölümlerine sebep olmaktadır. Bu da arıları dolayısıyla insan ve diğer canlıları büyük bir tehlikeye sürüklemektedir.”9 Kovandaki bal fabrikasında imal edilen bal, polen, arı sütü, propolis ve şifa olan zehiriyle 200 kadar hayatî vitamin, mineral, enzim ve kimyasal bileşenlerin, en mükemmel bir eczahane intizamında düzenlenmesi, ne arının küçük aklı, ne de tabiat ve tesadüfle izah edilmesi akl-ı selime sahip insan düşüncesine aykırıdır.

Elhasıl, arının rahmete ayinedarlık eden faaliyetini Risale-i Nur kaynağından damlayan bal katreleri ile dikkatli nazarlara arz ediyoruz. “Evet, bir arının küçük kafasında, kâinat bahçesindeki çiçekleri tanıyacak ve ekser envaıyla münasebettar olacak ve bal gibi bir hediye-i rahmeti getirecek ve dünyaya geldiği günde şerait-i hayatı bilecek derecede bir istidadı, bir kabiliyeti, bir cihazı derç eden Zat, elbette bütün kâinatın Hhâlıkı olabilir.”10

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar: 6- Dr. Penny STANWAY, Bal-Mu’cize Gıdalar, s. 16, Kuraldışı Yayıncılık 2014.  7- a.g.e., s. 15. 8- a.g.e., s. 18.  9- Kemal ÖZER, Şeytan Ye Diyor!, s. 134, Hayy Kitap 2014. 10- Bediüzzaman Said NURSÎ, Lem’alar, s. 930, Yeni Asya Neşriyat 2005.

Okunma Sayısı: 4314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı