Türkiye’yi idare edenler yanlış yaptıkça, bazı taraftarları da bu hatalara bahane aramak için yarışıyor.
Her dönem iktidarların ‘yanlış’larını savunan olmuştur, fakat şimdiki kadar iktidarın her yanlışını ısrarla ve ‘samimiyetle’ savunanlara pek rastlanmazdı.
Geçenlerde bir esnafla sohbet ederken karşılaştığım bir ‘savunma’ şekliyle belki de ilk defa karşılaşmış olduk. Bir misafir, “Müslüman idareci yalan söylememeli” deyince biz de idarecilerin gerçekleşmeyen vaadlerini hatırlattık. Bunun üzerine sohbete katılan esnaf arkadaşımız, “Onlar yalan değil de yanlış bilgilerdir” diye mukabele etti. “Gerçekleşmeyen vaadler”in sadece “yanlış” kılıfına sarılarak savunulması pek de rastlanan bir durum değildi.
İktidarın icraatlarına taraftar olan bir başka arkadaş da, “İktidar dış politikada hata işliyor” diyerek İsveç’in NATO’ya üye olması noktasında yaşananları misal verdi. Peki, iktidarın ‘hata’ları sadece dış politika ve sadece İsveç konusunda mı yaşandı? Benzer iddialar ve geri adımlar; Suriye, Mısır, İsrail ve neredeyse her ülke ile yaşanmadı mı? Mısır’daki hadiseler sonrasında sarf edilen sözlerin unutulduğunu görmedik mi? Ya da Yunanistan meselesi... Gerek iktidar ve gerekse onun destekçisi olan siyasi partiler kesin bir dille ilan ettikleri ‘kırmızı çizgiler’i çoğu defa bir günde, bir gecede unutmadılar mı?
Tabii ki mesele sadece dış politika ile sınırlı değil. Bazıları ‘toptancı değerlendirme’ gibi gelebilir, ancak esasta iktidar her konuda “bir ileri, beş geri” adım atar durumdadır. Misal olması bakımından faiz ve döviz konusundaki beyanlar, sözler ve ‘garanti’ler göz önüne alınırsa iktidarın büyük bir “geri adım atış macerası” yaşadığı inkar edilebilir mi? Nerede kaldı, “Ben varken faizler yükselmeyecek” ya da “Ben varken dolar yükselmeyecek” anlamındaki iddialı sözler?
Meselenin temelinde Türkiye ve dünya gerçeklerine göre iş yapmamak yatıyor. Ayrıca sarf edilen iddialı sözlerin doğru olmadığını, bu sözleri sarf edenler de biliyor. Ne hikmetse buna rağmen milleti yanıltmaktan zevk alıyorlar. Bu çelişkiyi başka türlü izah etmek mümkün olabilir mi?
Peki bu çelişkili sözlerin Türkiye’ye ödettiği maddi ve manevi faturanın farkında olan var mı? Sadece faiz konusunda, hem de işin içine ‘nas’ı da katarak iddialar ortaya koyanların insanları ne hale getirdiklerini ve ‘inançlar’dan uzaklaştırdıklarını dert edinen var mı?
İktidarın bunca çelişkisi karşısında ‘taraftar’larının sürekli ‘alkış’ tutması, hatalara itiraz etmemesi ve sorgulamaması ayrı bir çelişki değil mi? Bunun bir sebebi insanların ‘unutma’ hastalığı ile karşı karşıya olması ve medyanın tek taraflı yayın yapıyor olması ile izah edilebilir. Öyle meseleler oluyor ki ‘taraftar’ların hiç haberi olmuyor. Çünkü onların takip ettikleri ‘kontrollü medya’ gerçek haberleri ve bilgileri gizleme yarışında. Öyle ki yapılan zamları bile gizleyebiliyorlar. Bir de ‘hata’lardan iktidarı sorumlu tutmayan anlayış var ki tam bir fecaat. Allah sonumuzu hayr eylesin. Amin.