Kimmiş bu IRC diye baktığımızda karşımıza şöyle ansiklopedik bir bilgi çıkıyor: “Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC), küresel bir insani yardım, kurtarma ve kalkınma sivil toplum örgütüdür. 1933’te Albert Einstein’ın isteği üzerine Uluslararası Yardım Derneği olarak kurulan ve 1942’de benzer Acil Kurtarma Komitesi ile birleştikten sonra adını değiştiren IRC, mültecilere ve savaş, zulüm veya doğal afet nedeniyle yerlerinden edilenlere acil yardım ve uzun vadeli destek sağlar. IRC esas olarak sağlık, eğitim, ekonomik refah, güç ve güvenliğe odaklanmaktadır.” (wikipedia-org, erişim: 10 Ekim 2024)

Uluslararası Kurtarma Komitesi’nin (IRC) raporunda, “Acımasız şiddetin kümülatif etkileri, zorla yerinden edilme ve bütün bir okul yılının kaybedilmesi gibi etkenler, çocukları hayatlarının geri kalanında travmatik olarak etkileyecek” ifadeleri kullanılmış. 

Filistin Devleti, yaklaşık 17 bin çocuğun refakatsiz olduğu ya da ebeveynlerinden ve bakıcılarından ayrı düştüğünü tahmin ederken; IRC, bu rakamın üç kat daha fazla olabileceğini ortaya koymuş. Gazze’de 51 bin “kimsesiz” çocuğun yaşadığı tespitine yer verilen raporda, konuya ilişkin şu ifadeler kullanılmış: “En savunmasız çocuk grupları arasında refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocuklar yer almaktadır. (...) IRC’nin araştırması, ailelerin ayrı düşme riskinin son aylarda dramatik bir şekilde arttığını, çok sayıda yerinden edilme, tutuklama, İsrail’in tahliye emirleri ve ölümlerle daha da kötüleştiğini ve bazı çocukların hastanelerde yalnız yaşadığını ortaya koymuştur. Son tırmanıştan önce bile Gazze’de en az yarım milyon çocuğun ruh sağlığı ve psikososyal desteğe ihtiyacı vardı. Şimdi ise, son derece üzücü olaylara tanıklık etmenin getirdiği yük, çoklu yer değiştirmeler ve güvenlik eksikliği, Gazze’deki her çocuğun, ebeveynin ve bakıcının uzun vadeli ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek gerektirebilecek bir travma yaşadığı anlamına gelmektedir.” (ankahaber.net/, 9 Ekim 2024)

Raporda ayrıca, “Bu uzun vadeli etkilerin azaltılması ve Filistinli çocukların bütün bir neslinin dayanıklılığının ve iyileşmesinin desteklenmesi için acilen uluslararası destek ve müdahale gerektirmektedir” denilmiş.

“Yabancı”ların hazırladığı bu raporların belki 10, belki 30 katını “İslam dünyasının STK’ları”nın hazırlaması icap etmez miydi? Elbette onlar da hazırlıyor, fakat Gazze’deki sıkıntıyı dünyaya duyurmak biraz da “yabancı STK’lara” nasip oluyor. 

Sadece bu durum bile “İslam ülkelerinin birliğini” icap ettirmez mi? Hani, “Toplu vurdukça yürekler/ Onu top sindiremez”di? Mevcut tablo, yüreklerin toplu vurduğuna delil olabilir mi?