"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sosyal çürümenin sorumlusu kim?

Faruk ÇAKIR
09 Ekim 2024, Çarşamba
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ‘tehlike’ler büyük ölçüde biliniyor, ancak bu sıkıntıların sorumlusunun kim olduğu noktasında ihtilaf var. Oysa ‘yetki’si olan aynı zamanda ‘sorumlu’ da olur. Yetkisi olmayanları sorumlu tutan bir anlayışla sıkıntıları ortadan kaldırmak mümkün değil.

Yeteri kadar gündeme gelmemiş olsa da ülkemizin bir sıkıntısı da ‘çalışmadan devletin sırtından geçinen’lerin varlığıdır. Bu kimi zaman ‘bankamatik memur’luk olarak tarif edilir, kimi zaman da ‘danışman’lar olarak tarif edilir. 

Yakın zamanda gündeme gelen bir iddia ve habere göre 21 yıl boyunca hiç sahneye çıkmayan bir ‘sanatçı’ hem de yılda 18 maaş alarak emekli olmuş. İddia bununla sınırlı değil. 70’ten fazla oyuncunun hiç sahneye çıkmadan yılda 18 maaş aldığı ileri sürülüyor. 

Devlet Tiyatrolarında genel müdürlük yapan bir isim, “Benim dönemimde 21 yıl hiç oyun oynamamış, adres bilgisi, telefon bilgisi bile yanlış çok ünlü bir oyuncu tespit ettik. Bir teşvikini ödemediğimiz için hakaret ederek beni arayıp hesap sordu” demiş. Yine aynı habere göre bugün de benzeri bir durumun olduğu ortaya çıkmış. Devlet Tiyatroları’nda 70’ten fazla ismin uzun süredir sahne almadığı öğrenilmiş. Bazı isimlerin 10 yıldan fazla süredir hiçbir oyunda yer almadığı ileri sürülüyor. (sabah.com.tr, 4 Ekim 2024)

Peki şaşırdık mı? Şaşırmadık, çünkü maalesef ‘sistem’ buna müsaade ediyor. Eskiden beri benzer hadiseler yaşandı ve yaşanıyor. Peki bu işler olurken “tek başına iş başına gelen” iktidar ne yapıyordu? Başka konularda ‘bir saatte’ karar alan, icabında bir günde kanun hükmünde kararnameler yayınlayanlar bu anlamdaki ‘sosyal çürüme’ye niçin bir çare bulmadılar? Çalışmadan maaş alanlar kadar, bunlara seyirci kalan idareciler de sorumlu değil mi? 

Konu derinlemesine araştırılsa bekli de ‘çalışmadan maaş alan’lar hukuken haklı çıkacaktır. Şuradan yola çıkarak bu kanaate varıyoruz: Geçen aylarda Fatih Altaylı’ya konuşan Prof. Dr. Behçet Özkara (3 Ağustos 2024) bilmana ve özetle şöyle demişti: “Üniversitedeki sistem profesörlerin çalışmasını teşvik etmiyor. Bir profesör etliye sütlüye karışmasa, hiçbir derse girmese, hatta okula ve odasına dahi gitmese emeklilik yaşı olan 65 yaşına kadar her ay maaşını trink alır! (Hatta kendisinden örnek vererek) Ben 50 yaşındayım. 15 yıl daha hiç çalışmasam, hiç ders anlatmasam, hiç okula gitmesem 65 yaşına kadar her ay maaşım hesabına yatar.”

Şimdi böyle bir sistem varsa ve Türkiye’yi idare edenler buna seyirci kalıyorsa kabahat sadece ‘çalışmayan’larda mı olur? Türkiye bu ve benzeri ‘sosyal çürüme’ görüntülerinden kurtulmak durumunda değil mi?

Devlet ve millet imkânlarının böyle heba edilmesi büyük bir sorumluluk doğurur ve bu yanlışlara seyirci kalanlar en azından vicdanlarda mahkum olur. 

Lütfen bu yanlışlara dur diyelim ve ‘tüyü bitmedik yetim paraları’nın ‘çöp’e atılmasına izin vermeyelim...

Okunma Sayısı: 1259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail ÖNGEL

    9.10.2024 07:08:55

    Devlet ve millet imkânlarının böyle heba edilmesi büyük bir sorumluluk doğurur ve bu yanlışlara seyirci kalanlar en azından vicdanlarda mahkum olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı