İsrail’e koşulsuz destek vererek dünyayı karşısına alan ABD, kendi çıkarları için yeni açılımlar peşinde.
Dünyanın gözleri önünde cereyan eden, İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı, İsrail’e olası saldırılar bahane edilerek, bölgeye askeri güç yığmaya devam etmesi ve bununla da kalmayarak, Güney Kıbrıs üzerinden Doğu Akdeniz’e yerleşmeye çalışıyor olması. ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında "İkili Savunma İşbirliği Yol Haritası" anlaşması imzalanması bunun delili. Pentagona göre, doğu Akdeniz’in genel istikrarı ve güvenliği hayati öneme sahipmiş.
Kıbrıs’ı tek devlet olarak görüyor olmaları ise işin cabası. ‘’kötü niyetli etkiler’ le mücadele başlığı altında, Türkiye’nin KKTC’ye olan garantörlüğü mü kast ediliyor? Bu tatbikatta NATO üyesi olmasına rağmen, Türkiye dışarda tutuldu.
Pentagonun öncülüğünde gerçekleşen ve ‘’Doğu Ege adalarının yeniden ele geçirilmesi’’nin işlendiği ‘’ORION 2024’’ tatbikatı yapıldı. Sınır komşumuzda yapılan bu tatbikata nedense NATO müttefiki olan bizi kasıtlı şekilde dahil etmediler. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bir savaş senaryosuna yer verilerek tatbikat gerçekleştirilmiş durumda. Tatbikatta, Akdeniz’deki ABD’nin altıncı filosunun Yunanistan’ın yanında Türkiye’ye müdahale etmesi canlandırılıyor. NATO’nun paylaşımına göre tatbikata ABD, Fransa, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya, Avusturya, Makedonya, Polonya, Bulgaristan, Romanya ve Mısır katılıyor.
Türkiye, anlaşmaya ve yapılan bu tatbikata tepki gösterdi. Türkiye’nin zayıf olduğu bir süreçte bu tatbikat işleme mi konulacak? Lozan anlaşması bu tarz gelişmelere kapalı. Kıbrıs Türk tarafının güvenliğini hiçe sayan bu adımlar, Kıbrıs meselesine adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını sekteye uğratacaktır. Türkiye, Kıbrıs Türkü'nün güvenliğini ve refahını her koşulda sağlamak için Garantör devlet statüsünü kullanacaktır.
Washington, Ukrayna Savaşını bahane edip ve bölgedeki jeopolitik gerilimi de fırsat bilerek Yunanistan’la askeri iş birliği anlaşmalarını hayata geçirmeye başladı. Dedeağaç ve Girit’teki askeri üslerdeki varlığını artırmasını, Yunanistan’ın, Türkiye sınırına yakın adaları üs olarak ABD'nin emrine vermesi ilginç gelişme. ABD, Lozan anlaşmasını hiçe sayarak, büyük devlet tiplemesi ile 6. Filo’yu, Girit ve GKRY’deki üslere kalıcı olarak yerleştirmesi an meselesi. Bunu da Gazze’de soykırım yapan İsrail’i koruma kisvesi altında yapıyor. Ekim 2023’te 20 askeri kargo uçağı ile adaya sevkiyat yapıldığı da bilinmekte. Bununla birlikte İsrail’inde buraya ciddi yatırımlar yapmaya başlaması tesadüfi değil. Özellikle Kıbrıs adasında toprak satın alımları bu gelişmelerin bir parçası. Tüm bu gelişmelere bakıldığında ABD ve GKRY arasında “İkili Savunma İşbirliği Yol Haritası" anlaşması tesadüfi değil.
ABD’nin Kıbrıs adasına tek taraflı olarak bakıp bu yönde kararlar alması diplomasi açısından da sıkıntılı. Türkiye’nin Kıbrıs meselesini, iki toplum ve iki devlet şeklindeki açıklamalarını ABD göz ardı ediyor. NATO tatbikatına Türkiye’nin davet edilmemesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yok hükmünde farz edilmesi bunun göstergesi. ABD bu şekilde hem Türkiye’ye hem de KKTC e karşı bir tavır içinde olduğunu göstermiş oluyor.
Ukrayna Savaşını planlayanlar, birçok kazanımlar sağlamış durumda. ABD, Ukrayna’yı Rusya ile savaş durumuna sokarak, Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu kırıp, savaşla uğraşması istenirken, yapılan planlar servis ediliyor. GKRK ile yapılan anlaşma, Rusya-Ukrayna savaşının planlayıcıları tarafından önceden kurgulanan oyunun bir parçası. Rusya, bölgedeki varlığını mecburen azaltması sonrasında, ABD’ye Doğu Akdeniz’de hamle yapma fırsatı vermiş oldu. ABD öncelikle denge unsuru olarak GKRY’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırdı. Rum yönetimi bu süreçte askeri ihtiyaçlarını Rusya’dan karşılıyordu. Yine Ukrayna Savaşı’nı fırsat bilen ABD, Yunanistan’da Girit ve Dedeağaç’ta yeni üsler açtı. Yunanistan’da ana muhalefet partisinin başına ABD de yetişmiş, eşcinsel (Kasselakis) in getirilmesi yine planın bir parçası gibi duruyor. Yunanistan’da bir iktidar değişiminde, Türkiye–Yunanistan ilişkileri negatife dönüşebilir.
Türkiye hiç bir zaman AB ve NATO' nün gerçek müttefiki olamadı, şimdi de BRICS’e üye olma tavırları nedeni ile Türkiye’nin elinde bulundurduğu boğazlar, yer altı zenginlikleri, (özellikle bor madeni), Ayasofya ve Ortodoks kilisesi anlaşmazlıkların odağında olacak gibi. Girit ve Dedeağaç ta ABD’nin kullanımına açılan üsler basit bir hadise değil. Türkiye her bir yandan kuşatılmaya çalışılıyor. Suriye’de PKK/YPG/PYD unsurlarını silahlandıran ABD’nin yeni planı Ankara ile Atina arasındaki tansiyonun yükselmesi olabilir.
Türkiye’ye düşen, bu oyunları önceden görerek Yunanistan’la ilişkilerini barışçıl yollarla çözmenin yollarını aramalı. Türkiye ve Yunanistan’ı karşı karşıya getirmenin planları yapılıyor olsa da, her iki ülke, refahının barış yolu ile geleceğinin farkında. ABD’nin planlamaya çalıştığı çatıştırma planı da böylelikle akim bırakılabilir.
NATO'nun güney kanadını güçlendirme bahanesiyle Türkiye’ye elli km uzaklıktaki Dedeağaç’a yüzlerce zırhlı konuşlandırması büyük planın işlediğini gösteriyor. Bu yaklaşım aslında içinde İsrail'in de bulunduğu, Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru ’nu da (IMEC) güvence altına alacak. Hindistan’dan başlayan koridor, Türkiye’yi bypass ederek GKRY’ye, Yunanistan üzerinden Avrupa’ya açılıyor.
ORION-24 Tatbikatında Doğu Ege adalarının “yeniden ele geçirilmesi” senaryosunun işlenmesi, tesadüf değil. Tatbikata NATO üyesi olmayan Rumların, Almanya ve Fransa tarafından toplantılara davet ediliyor olması düşündürücü. Türkiye’nin vetosunu aşıp Rumları arka kapıdan NATO’ya dahil etmek oyunun bir parçası olabilir. Türkiye öncelikle, Yunanistan, Suriye, Irak, İran ve elbette ABD ile komşuluk ve iyi ilişkilerini en üst düzeye taşımalı. En büyük silah bu.