İki milyon insanın katledildiği Irak iç savaşında 2003’te ABD ile İngiltere’nin başını çektiği işgal koalisyonunca üçe bölünmesinin ardından on üç yıldır direnen Şam’ın on günde teslimi “küresel kumpas pazarlığı”nı ele veriyor.
Görünen o ki ABD ve İsrail’in işgal ortaklarıyla baştan beri “İsrail’in güvenliği” perdesinde “arz-ı mev’ud” ütopyasıyla Nil’den Fırat’a Suriye’nin yanısıra Irak’ın önemli bir kısmını ve Türkiye’nin Güneydoğusu’nu da kapsayan alanda “büyük İsrail projesi” hesâbına Suriye’nin de etnik-mezhebî farklılıkları tahrikle dörde parçalanması oyunu sahneleniyor.
Irak’ta olduğu gibi emperyal güçlerin güdümündeki taşeron örgütlerce bölünüp parçalanmış Suriye üzerinden bütün bölgenin yeniden tetiklenen iç savaş kargaşasıyla istikrarsızlık ve kaosa sürüklendiğinin sinyalleri veriliyor.
Belli ki topyekûn bölgede katliam yapan, her türlü zulüm ve barbarlığı dayatan Gazze soykırımcısı İsrail’in mutlak denetimine girmesi “uluslararası pazarlıkları” yapılmış. “Emperyal mihraklar,” “vekâlet savaşı”nda “maşa” olarak istimal ettikleri taşeron terör örgütleriyle silâhlı gruplara taksimle BOP’a göre “yeni Ortadoğu” şekillendiriliyor.
Suriye ordusunun çekilmesiyle Halep’ten Şam’a Suriye şehirlerinin ciddî bir direnişle karşılaşmadan tek tek ele geçirilmesi bunun göstergesi. Ancak en vahimi Ankara’dakilerin baştan beri bu “küresel kumpas”ın içinde olmaları…
TAŞERON TERÖR ÖRGÜTLERİNE “DEVLETÇİKLER!”
En az 17 farklı örgütün cirit attığı karmaşada, bütün bu örgütlerin başta ABD ile hâmiliğini yaptığı İsrail’in yanısıra, İngiltere ve Fransa işgal ortaklığında tâlimatlı organizasyonla Suriye’de “tefrika plânı” uygulamaya konulmuş.
“Tefrika plânı”yla öncelikle bölgedeki baş işbirlikçisi PKK’nın Suriye kolu İsrail’le irtibatlı “ikinci İsrail” işlevini gördüreceği PYD/YPG terör örgütünün kontrol ettiği alan ülkenin yüzde 25’inden yüzde 40’a çıkarılırken, ülkenin petrol ve enerji kaynaklarının yüzde 90’ı, su kaynaklarının yüzde 85’i, verimli toprakların yüzde 80’i bu örgüte peşkeş çekiliyor.
Yine ABD’nin 2015’ten beri 50 bin TIR, yüzlerce kargo uçağı dolusu silâh ve mühimmatla 100 bin militanını silâhlandırıp palazlandırdığı. Türkiye’nin dibinde Fırat’ın doğusunda PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye “koridor devlet” kurduruluyor.
ABD ve İsrail’in ortaya çıkarıp azdırdığı; silâhlandırıp cephane ve lojistik destek sağlayarak militanlarını dolar üzerinden finanse ettiği, iç savaş ve kalkışma eğitimini verdiği El Kaide’den kopma IŞİD’den kalma El Nusra’dan dönüşen “Suriye El Kaidesi” Hizbut-Tahrirü’r-Şam’a (HTŞ) Şam-Halep bölgesi teslim edilmiş.
Irak işgalinde Amerikan conileri vardı; Suriye işgalinde Amerika-İsrail güdümündeki HTŞ militanları var; Golan’ı resmen işgal eden İsrail, Suriye’nin askerî varlığını yok ediyor.
Bu arada Fırat’ın batısı ise Ankara’nın maaşa bağlayıp Suriye ordusu ile savaştırılan “özgür Suriye ordusu”ndan (ÖSO) oluşan ABD-İsrail’in vesâyetindeki “Suriye Millî Ordusu”na (OSM) bırakılırken, ülkenin güneyinde Amerikan askerî üssü bölgesinde İsrail’in denetiminde “Dürzistan” maskesinde yeni “İsrail bölgesi” kotarılıyor.
“EMPERYAL TEFRİKA FİTNESİ”YLE “FETİH!” PROPAGANDASI
Özetle, on üç yıldır ağır ekonomik yaptırımlar ve ambargo Suriye “federatif sistem” ve “otonom bölgeler”le parçalanıyor. Türkiye’nin yanıbaşında ülkenin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda PYD/YPG’ye “Kürdistan”, Şam-Halep merkezli Suriye El Kaidesi HTŞ’ye “Sünnistan,” Lazkiye-Tartus hattında “Alevistan” ve “İsrail Dürzistanı” kukla “devletçikleri kuruluyor. Suriye’yi peşinen parçalara dilimleyen “emperyal tefrika ifsadı” uygulanıyor.
Vahim olan, bir yandan “Astana mutâbakatı” ile Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasî birliğine imza atan “tek kişilik” yönetimin, yıllardır Şam’la diyalog ve işbirliğine yanaşmayıp Müslüman komşu ülkenin toprak bütünlüğünü ve siyasî birliğini parçalayan, ağababaları ecnebîlerin emrindeki terör örgütlerine ve silâhlı muhalefete her türlü lojistik destekle “Amerikan-İsrail projesi”nde yer almaları.
İdlib’te “gerginliği azaltma bölgesi” adı altında Ankara’nın himâye ettiği, “silâhsızlandırma” vaadinin tersine ABD ile İsrail’in “eğit donat programı”yla silâhlandırmasına katıldığı Hatay’ın 130 kilometre sınırındaki taşeron örgüt HTŞ’nin Şam’ı “teslim alması”na Saray’ın, iktidar mahfillerinin, kerametleri kendilerinden menkul “meddah yandaş medya”nın âdeta zil takıp oynaması.
Ve Irak’tan sonra Suriye’yi de tasfiyeyi “hedef” alan “küresel fitne”yi “fetih!” uydurması algı operasyonu propagandasıyla “büyük İsrail projesi”nin aparatı haline gelinmesi.
Yazık, çok yazık…