Gazze soykırımına karşı AKP iktidarında İsrail’le yapılan ekonomik mutabakatların, tarımdan tohuma, enerjiden telekomünikasyona bir yığın anlaşmanın, savunma sanayii ve silâh alımı ihalelerinin bir teki dahi iptal edilmezken, askıya alınmazken, “otoriter rejim”de iktidara iliştirilmiş şirketlerin gemi-gemicikleriyle “Filistin gidiyor” perdesinde yabancı ülkeler ve şirketler paravanında soykırımcı İsrail’le katlanan ticaretle kalınmıyor.
Vahametlerin başında “tek kişilik hükûmet”in İsrail limanlarda yalnızca Türkiye’den mal alınmasına izin verirken İsrail’e mal götüren gemilerin Türkiye limanlarında demirlenmesi geliyor. “İsrail’le artık ticaret yapılmayacak” deyip “gemiler Filistin’e gidiyor” nakaratını tekrarlayan Ticaret Bakanı’nın “2 Mayıs’tan itibaren gümrük sistemimiz tamamen kapalı, Filistin üzerinden ticaret yok” iddiasının aksine bu perdede İsrail’e ihracat devam ediyor.
Öncelikle on üç aydır süren soykırımda başta Ceyhan Limanı’ndan İsrail’in Hayfa Limanı’na Azerbaycan petrolü sevkiyatı kesilmeden sürüyor. Filistin’e yardım götürecek gemilerin Türkiye limanlarından hareketine müsaade edilmezken, Avrupa’dan İsrail’e silâh ve patlayıcı ile her çeşit ürünü taşıyan gemilerle Siyonist rejime lojistik destek veriliyor.
İSRAİL’E İHRACATA İZİN, FİLİSTİN’E YARDIMA YASAK…
En son İsrail bayraklı ZIM Virgina şirketi gemisinin Mersin Limanı’nda demir alarak İsrail’in Aşdod Limanı’na mal ve malzeme sevkiyatından sonra aynı İsrail şirketinin San Diego gemisinin Gazze katliamının başından beri İsrail’in en büyük çelik tedarikçisi olarak ticaret yasağına rağmen bu ülkeye demir ve çeliğin gönderen MÜSİAD’a bağlı İÇDAŞ’ın İstanbul’daki Marşad Limanı’na demirlemesi bunun bariz göstergesi. (Karar, 3.11.24)
Gazeteci Metin Cihan’ın uluslararası gemi trafiği uygulamaları tesbitiyle, Türkiye’den yirmiden fazla ticarî geminin Hayfa’ya gönderildiği 2023 Eylül’ünde Filistin’e 20 bin dolarlık demir çelik ihracatının 2024 Eylül’ünde 46 milyon dolara çıkması bunun bir diğer belgesi.
2017’de Cumhurbaşkanı’nın Biga’daki tesisinin açılışına katıldığı “İsrail’e en çok ihracat yapan Türk şirketi” ödülü verilen İÇDAŞ’ın Çanakkale’den Hayfa’ya İsrail’e çelik ihtiyacının yüzde 65’nin ve Filistinlilere sıkılan kurşunların Türkiye’den tedarikini tescilliyor.
Bu tescil, Ticaret Bakanlığı verilerine dayanan TÜİK istatistiklerini teyidle “iktidar cephesi”nin ve “yandaş medya”nın manipülasyonlarını bir defa daha çürütüyor.
Ve buna karşı elliden fazla ülkeden topladığı insanî yardımları Gazze’ye götürmek üzere İsrail’in baskınla on vatandaşımızı katlettiği Türk Bayraklı Mavi Marmara Derneği gönüllülerince organize edilen -on iki ülkeden yardım kuruluşlarının oluşturduğu- Özgürlük Filosu’nun Vicdan Gemisi’nin İstanbul Haydarpaşa Limanı’ndan çıkışına Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Liman Başkanlığı’nca üç ayı aşkındır izin verilmemesi, siyasî iktidarın çifte standartlı çok yüzlü çirkin “politikası”nı deşifre ediyor…
İSRAİL’E DESTEĞİ PROTESTO EDENLERE DE MÜDAHALE!
Ancak daha da vahimi, Amerika’dan Japonya’ya, İspanya’dan Portekiz’e, Belçika’dan Namibya’ya bütün dünyada on binlerin İsrail’in vahşeti ve zulmünü protesto ettiği, Netanyahu’nun evinin önünde binlerce İsraillinin kınama gösterilerini yaptığı süreçte, iktidardakilerin her fırsatta “Filistin’in arkasındayız!” karartmaları karambolunda İsrail’e Türkiye’den çelikten silâh parçalarına, çimentodan dikenli tele her türlü lojistik desteğe karşı düzenlenen protestolara sertçe müdahale edilmesi.
Malezya’nın, İsrail şirketi ZIM Logistics gemilerinin limanlarına girmesini yasakladığı, başta Avusturya olmak üzere birçok ülke tarafından protesto edildiği, Yunanistan’ın Pire Limanı’nda işçilerin İsrail’e gidecek silâh dolu konteynırlara mâni olduğu, İtalya’nın limanlarında işçilerin bu gemilerin yük almalarını durdurarak İsrail’in askerî operasyonlarına karşı çıktığı, yine Belçika’da sivil toplumun Tel Aviv’e silâh dahil lojistik destek sağlayan ZIM’in Antwerp Limanı’ndan yaptığı silâh sevkiyatını yargıya taşıdığı süreçte Türkiye’deki limanları kullanan İsrail şirketi’ni protesto edenlerin, “savaş suçu” işleyen gemileri ifşa eden gençlerin apar topar gözaltına alınıp yurtdışına çıkışlarının yasaklanması...
“Yerli ve millî” iddiasındaki Saray iktidarının Filistin’e insanî yardım malzemesi yüklü Vicdan Gemisi’ne müsaade edilmemesini ve işgalci İsrail’e silâh ve patlayıcı taşıyan Alman gemisi MV Kathrin’in Haydarpaşa Limanı’na demirlemesini protesto eden gençlerin derdest edilmesi vicdansızlığına tevessül etmeleri…
Bütün bu çarpıklıklar, Cumhurbaşkanı’nın halka “İsrail’e karşı tavır koyan en başta gelen ülkelerden biriyiz” övgüsüyle “İsrail’le ticareti durdurduk, 9.5 milyar dolar fedakârlık ettik” çıkışının içi boş bir söylem olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Yazıklar olsun…