“Otoriter rejim”de ekonomik çöküşten dış politikaya her alandaki yıkımı perdelemek, haksızlıklara ve hukuksuzluklara “yasal kılıf” geçirmek amacıyla Meclis’e dayatılan “etki ajanlığı” yasa teklifiyle temel hak ve hürriyetlerin başında sayılan ifade özgürlüğü daha da kısıtlanarak kelepçeleniyor.
23 maddelik “torba kanun”un özellikle 16. Maddesi’ndeki zaten Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçlarına ek olarak “devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” maskesinde yeni bir “suç” ihdas ediliyor.
Bu yüzden, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucuları, akademisyenler, hukukçular ile Uluslararası Af Örgütü öncülüğündeki sivil toplum kuruluşları, “casusluk yasaları”nda değişiklik öngören muallel “yasa teklifi”nin, ucu açık, muğlak, herkesi kapsama alan, en ufak bir eleştiriyi “casusluk”la suçlayabilecek, bir tuzak olduğunu belirtiyorlar.
MUHALEFETİ SUSTURMA AMAÇLI…
Buna bağlı olarak “teklif”in sınırsız, oldukça geniş ve muğlaklıkla suiistimale açık olduğunu, siyasî eleştiriler bir yana, en mâkul ve ilmî bir araştırmayı dahi “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhinde olduğu” isnad ve bahaneleriyle soruşturulup ceza konusu yapılabileceğini uyarıyorlar.
Ve yüz milyarlarca lira kredi kıyağına, vergi ve borç muafiyetinin peşkeş çekildiği “iktidar medyası”nca “hedef” gösterilen gazetecilere, yazarlara, bilim insanlarına, hukukçulara, hak savunucularına “etki ajanlığı” iftirası atılabileceğini; sosyal medya ve diğer kanallarla “tek kişilik hükumet”in yanlışlarını eleştirenlere soruşturmalar açılıp “suç” töhmetiyle kovuşturulabileceklerine dikkat çekiyorlar.
Buna göre, “diğer faaliyetler” paravanında “askeri”,” millî savunma” ve “kamu güvenliği ve düzeni”ne ek olarak “iktisadî”, “malî”, “kamu sağlığı”, “teknoloji”, “kültürel”, “ulaştırma”, “haberleşme”, “siber alan”, “enerji” ve “kritik altyapılar” gibi alanlarda da “etki ajanlığı” bahanesiyle “suç ve ceza konusu” yapılabilecek.
Keza medyanın, sivil toplumun, hukukçuların, devlette işlenen insan hakları ihlâllerinin belgelendiği meşru çalışmaları “stratejik çıkar”, “organizasyon” ve “devletin iç veya dış siyasal yararları” gibi her tarafa çekilebilecek belirsiz kavramlar perdesinde suç kapsamına alınıp “etki ajanlığı”yla uzun süreli hapis cezaları verilebilecek.
DEMOKRATİK İRADEYİ KIRMA MAKSATLI
Tesbit şu ki “iktidar cephesi”nce “devletin güvenliği” araçsallaştırılarak insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, düşünce ve ifade hürriyetine, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına dair talepler ve tepkiler suçlu gösterme kumpasıyla hedef alınıyor.
Buna göre “Saray iktidarı”nın Gazze’de soykırımcı “İsrail’le gizli ticaret”in belgeleriyle orta konulması “etki ajanlığı” çuvalına sokulabilecek.
Yüzde 400’lere varan enflasyondan-pahalılıktan yakınan bir tweet atan, sosyal medyada haksızlıklardan, hukuksuzluklardan şikâyet eden, 160 bin vatandaşa “Cumhurbaşkanına hakaret”ten soruşturma açılıp 10 binden fazlasının hapis ve para cezasıyla cezalandırılmasına itiraz edenler “etki ajanlığı” kapsamına alınabilecek.
Ya da iktidarın demokrasi dışı emrivaki dayatmalarına, temel hak ve hürriyetleri baltalayan baskılarına en ufak bir itirazda bulunanlar, “devletin güvenliği” veya “iç veya dış siyasal yararları aleyhine” gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılabilecek.
Kısacası, hür tartışma ortamını ortadan kaldıran, “iktidara iliştirilmiş yandaş meddah medya”nın dışında kalan medyaya, muhalefete, sivil topluma, , temel hak ve hürriyetlere, basın ve ifade özgürlüğüne, her türlü hukukî mücadeleye kurulan bir kumpas olan “etki ajanlığı”, milletin demokratik iradenin siyasî direncin kırılmasını amaçlıyor.
Ve sürekli manipülatif saptırmalarla gerçek gündemin sabote edilip karambola getirilmesini isteyen Saray iktidarının, demokrasi, hukuk ve insan hakları ile ifade ve basın özgürlünde dibe vurup “otoriter rejimler” arasına düşen Türkiye’de muhalefetin, medyanın, sivil toplumun susturulması ve sindirilmesinin amaçlandığı her hâliyle sırıtıyor.