Nusret Fatih Ali Han dünyanı tanıdığı bir Pakistanlı müzik adamı, bir Qawwali yorumcusu. Önce Qawwali müziğinden sonra Ali Han’dan bahsedelim.
Qawwali, bayramlarda, evlilik törenlerinde, ermişlerin kabri başlarında rastlanabilecek bir müzik türü Pakistan’da. Genellikle tabla ve el çırpılarak eşlik edilerek başlanıp, hamd (Hazreti Peygamberin sözleri) ya da mankabat (Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali gibi İslâm büyüklerinin sözleri) ile biten Qawwali’yi Gazal takip eder. İşte Nusret Fatih Ali Han’da dünyanın tanıdığı bir Qawwali yorumcusu. ‘’Allah için şarkı söylerken kendimi O’nunla bütünleşmiş hissediyorum ve Allah’ın evi Mekke önümde uzanıyor. Peygamberimiz Muhammed (asm) için söylerken sanki Medine’de mezarının başında oturuyor ve onun için duâ ediyorum’’ sözleri de Nusret Fatih Ali Han’a ait. 1943 de doğan sanatçının şarkıları Avrupa ve Amerika’ya kadar yayılmış durumda.1988 yılında İngiliz müzik devi Peter Gabriel’in filmi için hazırladığı albüme yaptığı katkı ile çıkış yaptı. 1991’de Real Word için Kanadalı müzik bestecisi Michael Brook ile ‘’Mustt mustt’’ albümünü yaptı. Bu parçanın remixleri Avrupa ve Amerika’daki kulüplerin en beğenilen parçası oldu. Ali Han’ın Avrupa ve Amerika’da gerçekleştirdiği her konseri müthiş sesi ve yorumu ile olay oldu. Merhum sanatçının son albümü ‘’Mevlânâ’’ idi. ‘’Allah için şarkı söylerken kendimi O’nunla bütünleşmiş hissediyorum ve Allah’ın evi Mekke önümde uzanıyor’’ diyen ve 16 Ağustos 1997 yılında vefat eden sanatçıya Allah’tan rahmet diliyoruz.
Ünlü flüt sanatçısı Gheorge Zamfir:Tasavvuf Allah’a yaklaştıran bir müzik
Müzik arşivimi karıştırırken 2005 yılında bir gazetede dünyaca ünlü flüt sanatçısı Zamfir’le yapılmış röportajı okudum. Önce Zamfir’den bahsedelim. 1941 yılında Romanya Bükreş’te doğar. 4 yaşında müzikle ilgilenmeye başlar .İlk kez 1970’de Fransa’ya konser için dâvet edilir. Albümleri milyonlar satar. Bir eseri 1976’da İngiltere’de satış rekorları kırmıştır. Papa 2. John Paul, müziğini çok beğendiği için Zamfir, onun anısına dini bir albüm hazırladı. Mel Gibson’ın Papa’nın hatırasına hazırladığı belgeselin müziklerini de Zamfir yapar. Zamfir kendi tabiriyle ‘’Türkiye de Galatasaraylı ünlü futbolcu George Hagi’den sonra en çok tanınan 2. Romanyalı.’’ Osmanlı ‘nın son zamanlarında Türkiye’de yaşamış ve Türk Müziği’ne katkı sağlamış Romen devlet ve müzik adamı Dimitri Cantemir‘i de unutmamak lâzım.
Zamfir röportajda bizi ve müziğimizi de ilgilendiren önemli şeyler söylemiş. Meselâ ‘’Düşünme, fikir ve kendini bulma. Müzik deyince aklıma bunlar geliyor’’ diyor ve ekliyor: ‘’İnsanın ruhunu dinlendirmesi lâzım müziğin. Kötü düşüncelerden uzaklaştırmalı. Osmanlı padişahlarının terapide kullandıkları gibi müziğin faydalı, tedavi edici yönünü kullanmalıyız’’ diyerek de Osmanlı’yı ve müziğini tanıdığını, takdir ettiğini gösteriyor. Türk Müziği ve tasavvufa ilişkin de güzel değerlendirmeleri var Zamfir’in: ‘’Küçük yaşlarımdan beri Türk müziğini severek dinledim hep. Doktora tezimin konusu Türk Müziği’ydi. Tezimde ‘’Mevlânâ ve Sufi Müzikle ilgili de çalışma yaptım’’ diyen ünlü sanatçının, şu tesbiti çok önemli bence: ‘’Tasavvuf Allah’a yaklaştıran bir müzik. Tasavvuf müziği sadece İslâm ülkelerini değil, dünyayı etkileyen bir akımdır. ‘’Rock ve pop müzikle ilgili Zamfir’in söyledikleri de dikkat çekici: ‘’Ben rock müziğini, popu diskoda çalınan parçaları müzikten saymıyorum. Müzik değil bu. Bunlar insanın sadece hayvanî yönüne hitap ediyor, ruhuna hitap etmiyor. Kötü düşünceleri, hayvanî dürtüleri tahrik ediyor. Bu müziği yapanlar Tanrı ile insan arasında ki bağı kopardı. İnsanı insanlıktan çıkarıyor. Eğer insan kendini terbiye etmek istiyorsa ilk önce bu düşüncelerden kurtulmalı. Yoksa bu alışkanlıklarla eroinman bir gençlik yok olmaya doğru gider.’’ Nasıl, etkileyici tesbitler değil mi? Rock ve pop müziğinin yıkıcı yaralayıcı boyutunu biraz keskin ifadelerle dile getirmiş. Müzik insan ilişkisi için ise Zamfir ‘’Gerçek müzik insanı tedavi eder, ruhunu dinlendirir. Müzikle insanın özünü bulması lâzım. İnsanda denge sağlanınca dünyada da denge sağlanır’’ diyerek sözlerini bağlıyor.