Tayy-ı mekân, maddî vasıta olmaksızın bir anda mekânları aşarak başka yere gitmek ve görünmektir.
Mekânları aşma, akıldan uzak bir olay değildir. Bu meselede de yine “saat” örneğinden hareket edebiliriz:
Saatin akrep, yelkovan, saniye, salise, rabia, hamise, sadise, sabia, samine, tasia, aşire gibi ibreleri olduğunu düşünelim. Akrebin başına binen bir insan 360 dereceyi 24 saatte alırken, yelkovanın başına binen birisi 360 dereceyi bir dakikada devreder ve 360 dereceyi bin 440 defa devreder. Saniye, salise ve rabia ibrelerinin başına binen, bu orana göre, çok daha kısa zamanda ve binlerce kez devreder.
İşte, bir kısım insanlar ruh/duygularının inkişafı, geliştirmesi oranında dünya ve kâinat saatinin ibrelerine binerler. Kimi akrep gibi kaplumbağa yürüyüşü yaparken, kimisi yelkovan ve saniye ibrelerinin başına binerek kısa zamanda çok büyük mesafeler alır ve çok şeyi yaşar.
“Işık” örneğinden hareket edersek: Sesin saniyedeki hızı 340 metre, ışığın 300 bin kilometre... Ruh ve duygularını ses hızına çıkarabilenler saniyede 340 metre yol alırken, ışık hızına çıkaranlar 300 bin kilometre kateder. Bu örneği, vasıtalara da teşmil edebiliriz:
Saatteki hızı 100 kilometre olan bir otomobil, 500 kilometre olan bir helikopter ve 1000 kilometre olan bir uçak düşününüz. Aynı zaman zarfında biri 100 kilometrelik bir mesafeyi katederken, helikopter 500 kilometre ve uçak 1000 kilometre uzunluğunda ve genişliğinde bir mesafeyi almaktadır. Işık hızında giden bir vasıta, bir saniyede dünyayı ekvatordan 7.5 defa dolaşabilir! Aslında maddî âlem ile gayb/melekûti, maddeötesi/metafizik âlem birbirinden uzak değil ki, gidiş gelişler imkânsız olsun!... Bütün âlemler iç içedir. Bediüzzaman, “18 bin âlemin kâinatın birbirine sarılı çok yapraklı gül goncası gibi, şu âlem, binler perde perde içinde sarılı, birbiri altında saklı âlemler, bin bir İlâhî ismin kâinata yönelik olan o esmadan her biri bir âlemi ve o âlem içindeki âlemleri aydınlatan bir güneş hükmünde olduğunu”1 ifadeyle ışık âlemi, ısı âlemi, hava âlemi, elektrik âlemi, elektro-manyetik âlem çekim âlemi, esîr âlemi, misal (görüntü, parite, âlemlerin simetrisi), berzah (ruhların toplandığı ara âlem gibi âlemler arasında izdiham ve yer darlığı olmadığını, bu âlemlerin hepsi de birbirinin yerini işgal etmeden küçük bir yerde toplandıklarını ve birbiri içinde bulunabileceklerini söyler.2
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, age. s. 398. 2- Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 118.