Peygamber Efendimiz (asm), mealen, “Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.”1 buyurmuştur.
Buyurun, buna göre kendimizi, önderlerimizi, bilhassa siyasi liderleri test edelim:
Lidelerimiz bizi siyaset labirentlerine mi çekiyor; kütüphanelere mi yönlendiriyor?
Kin ve nefret duygularımızı uyandırıyor; merhamet/şefkat duygularını mı?
Dünyaya mı yönlendiriyor, ahirete mi?
Kavgaya, ayrışmaya mı sevk ediyor; ittihada, ittifaka mı?
Kutuplaştırıyor mu, berleştiriyor mu?
Uhuvvete mi yönlendiriyor, çatışmaya mı?
İhlasa, samimiyete mi yönlendiriyor; samimiyetsizliğe mi?
Fedakârlığa mı yönlendiriyor; menfaate mi?
Kavgacı mıdır, barışçı mı? Toplumun kesimlerini barıştırıyor mu, karıştırıyor mu?
Adalete yönlendiriyor, haksızlığa, zulme mi?
Kin, öfke, nefret, hased duygularını mı körüklüyor; sevgi, güzel, olumlu şeylere gıbta ve sevgiye mi?
Bütün hasletleri böylece sıralayın gidin ve hem liderinizi, hem kendinizi test ediniz!
Ta ki, mealini vereceğimiz şu hadis-i şerifin masadakı olmayalım!
Tabii ki, “Ben ne yapayım, liderim beni bid’alara sürükledi, bu kötü yollara çekti!” sözü geçersizdir…
Zira, o zaman, imtihan ve gelişme için yaratılan şeytan için de,“Ne yapalım, bizi şeytan yoldan çıkardı!” mazeretini uydururuz!
Ki, bu itiraz geçerli değildir; çünkü şeytanın bile yaptırım gücü yoktur!
Mümin uyanık olmalı ve aynı delikten iki sefer sokulmamalı, ısırılmamalı.
Hele hele, 10 sene boyunca “aldatıldığını”, hemen hergün, “Aldandım, aldatıldım, kandırıldım!” diyen liderlere dikkat etmeli!
Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe’ni tevazu ve mahviyettir, tekebbür ve tahakküm değildir. Demek, tekebbür eden sabiyy-i müteşeyyihtir. Siz de büyük tanımayınız.”2
Aklımızı onların esaretinden kurtarmak için az bir çaba lazım!