"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sulh ittifakını genişletme mecburiyetimiz

Ahmet Said Aydil
30 Temmuz 2024, Salı
Geçtiğimiz hafta konumuz “Birinci Avrupa/Batı” ve insan haklarıydı. Bu yazımızın konusu ise “İkinci Avrupa/Batı” olacak.

Geride bıraktığımız hafta İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail’in Gazze’de devam eden soykırımına daha fazla destek almak için ABD Kongresi’ne hitap etti. Kongre binası dışında “Birinci Avrupa/Batı ”yı temsil eden çok sayıda protestocu vardı. Ayrıca bazı Kongre üyeleri toplantıya katılmayı reddetti ya da kongre içinde protestoda bulundular. Bununla birlikte, Kongre üyelerinin çoğunluğunun bir savaş suçlusunu desteklediğini görmek tüyler ürpertici bir manzaraydı. Tarihte asla unutulmayacak bir an. Bu, “uygar Batı”nın sözde liderinin, sömürgeciliğe, katliama ve masumların acı çekmesine dayanan bir zihniyeti alkışladığının ve desteklediğinin resmiydi.

“Birinci Avrupa/Batı” konusunda iyimser olsak da ikincisine karşı dikkatli olmalıyız. Nasıl ki cahiliye bir insanda kısmen var olabilen bir ruh haliyse, Birinci ve İkinci Avrupa da bir arada var olabilir. İnsanlar için neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirlemek ve daha da önemlisi sonrasında buna göre hareket etmek sürekli bir mücadeledir. Özellikle de doğru olanı yapmanın fedakârlık gerektirdiği durumlarda.

Avrupa felsefesi için bu, ahlaki açıdan doğru muameleyi “ötekine veya kendinden olmayana” yayma konusunda her zaman bir sorun olmuştur. Avrupa’nın ahlâkî tahayyül alanının dışında kalan “ötekiler” (Müslümanlar, Afrikalılar, Asyalılar vs.) onların felsefi evreninde mevcut değildi. Bu da sömürgeleştirmeyi ahlâkî açıdan kabul edilebilir kılıyordu. Kant, Hegel ve genel olarak Oryantalistler için “ötekiler” ya fethedilmeli ya da kendi medeniyet anlayışları aracılığıyla kurtarılmalıydı. Çoğu zaman bu bile yeterli değildi.

İşte bu yüzden göklerden yağan bombaların yol açtığı sayısız ölüm, müdahalelerinin yol açtığı nesiller boyu süren yoksulluk ve silahlarının yol açtığı sürekli şiddet, hâlâ sadece “İkinci Avrupa/Batı” felsefelerinin omuzlarında durmakta ısrar eden zihinlerde bir duraksama meydana getirmiyor. Yani paylaşmak isteyen fedakâr bir dost değil, materyalist ve bencil bir sömürgeci canavar.

Netanyahu’yu alkışlayanlar ya da İsrail’in savaş makinesini destekleyenler bunu nesnel olarak ahlaki bir duruş sergilemeleri gerektiğini düşündükleri için değil, öznel hedefleri ve bencil çıkarları için yapıyorlar. Bazıları bu konuda çok dürüst olsa da birçoğu felsefi inançlarının ya da Jürgen Habermas gibi düşüncelerinde evrenselci olmaktan ziyade kabileci davranan “entellektüel önderlerinin” arkasına saklanmaya çalışıyor. Bu sadece kusurlu bir düşünme biçimi değil, köklü bir ahlaki yozlaşmanın işareti. Öyle ki, Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi bir kuruluş onlar tarafından alaya alınmakta ve aşağılanmakta.

İyi tarafından bakacak olursak, Birinci Avrupa/Batı halen canlı ve diri. Batıdaki Müslüman topluluklar da bu günlerde her kesimden insanla bir araya gelerek tek bir hedef etrafında birleşti: “Sömürgeci şiddete son ve herkes için evrensel insan hakları”.

Sonuç olarak insan libası giymiş bu iblislerin kurduğu bu adaletsiz düzen karşısında müttefiklerimizi çoğaltmalıyız. Unutmayalım ki, cahilliye nihayetinde savaş meydanlarında değil, insanların kalplerinde yenilgiye uğrayacaktır. Her insanın her gün kalbinde verdiği en önemli “savaş” budur.

Okunma Sayısı: 2530
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    30.7.2024 16:36:27

    ..."Bil ey ikinci Avrupa! Sen sağ elinle sakîm(Hasta, sakat) ve dalaletli(Sapık) bir felsefeyi ve sol elinle sefih ve muzır(Zararlı) bir medeniyeti tutup dava edersin ki, beşerin(İnsanlığın) saadeti bu ikisi iledir. Senin bu iki elin kırılsın ve şu iki pis hediyen senin başını yesin ve yiyecek. Ey küfür ve küfranı dağıtıp neşreden bedbaht ruh! Acaba hem ruhunda, hem vicdanında, hem aklında, hem kalbinde dehşetli musibetlerle musibet-zede olmuş ve azaba düşmüş bir adamın cismiyle, zahirî bir surette aldatıcı bir zînet ve servet içinde bulunmasıyla saadeti mümkün olabilir mi? Ona mes'ud denilebilir mi?"... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Lemalar - 115

  • S.topuz

    30.7.2024 16:31:31

    ..."Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir: Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi' san'atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takib eden bu birinci Avrupa'ya hitab etmiyorum. Belki felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını(Günahlarını) mehasin(İyi ahlâk) zannederek, beşeri sefahete ve dalalete sevkeden bozulmuş ikinci Avrupa'ya hitab ediyorum. Şöyle ki: O zaman, o seyahat-i ruhiyede, mehasin-i medeniyet ve fünun-u nâfiadan başka olan malayani ve muzır felsefeyi ve muzır ve sefih medeniyeti elinde tutan Avrupa'nın şahs-ı manevîsine karşı demiştim:"... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Lemalar - 115

  • Eda Gül Beyaz

    30.7.2024 08:43:11

    2024 olimpiyatlarında batının çirkin yüzünü gördük. Resmen hz.isa ile dalga geçtiler. Ellerinden gelse Peygamber efendimize de aynı muameleyi yaparlar. Ama çok şükür bizim halen daha gözü kara müslüman gençlerimiz var. Yakıp yıkarlar ortalığı. Hristiyan gençlere çok şaşırdım. Hiç tepki vermediler.

  • Pelin Kurukahveci

    30.7.2024 01:19:52

    Maalesef birinci avrupa dediğimiz şey de bir idealden öteye geçemiyor. Birinci avrupayı temsil edenler maddi zenginliklerinden vazgeçmeyi göze alabiliyorlar mı?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı