Son yazımızda, alanda yaptığımız sondajlardan hareketle, bilhassa son dönemde AKP’den vazgeçen kitlelerin alternatif olarak hakiki demokratları araması ve bulması gerekirken yanlış arayışlara yöneldiğinden ve yanlış neticelere ulaştığından söz ettik.
Oldukça ilginç tepkiler aldık. Bu gün bir kısmını paylaşalım ve değerlendirelim.
Önce bazı katkılar:
-Demokratları gündeme getirmemeye özel gayret gösteren siyaset dizaynırlarına rağmen demokratlara nokta-i istinad olmaya gayret etmelisiniz.
Bu teklif ve talep bizce de haklı.
Zira kayıtlı üye sayısı itibariyle Türkiye’nin dördüncü büyük partisinin DP olduğu yolundaki mecburi-resmî açıklamaların basının ilgisinden nasıl ve ne karşılığında gizlendiğini biliyoruz.
Eski Başbakan’ın bir Kızılcahamam kampında eski(?) partililerine “DP gerçek rakibimizdir, zira onun oyunu aldık, adını ağzınıza almamalısınız, konuşursanız yeniden büyütürsünüz, bu da bizi küçültmek demektir” dediğini biliyoruz.
Son mahalli seçimlerde bazı ilçelerde belediye başkanlıklarını kazanan DP hakkında konuşmaya başlayan siyaset yorumcularının ağzının üç gün geçmeden kapatıldığını hep birlikte izledik.
AKP açısından “zaten içerinin adamı” olan ve içeride de ekibi ile birlikte baş köşeye oturtulan “kendi partisinin kurucu başkanı” Numan Kurtulmuş’a karşılık “demokratların partisinin sonradan başkanı” Süleyman Soylu’nun AKP’de hem tek başına hem de dış kapının dış mandalına yakın yerde tutulduğunu herkes görüyor.
Demokrat gelenekten gelen ve halen AKP’de siyaset yapan siyasetçilere “kalmak mı zor gitmek mi zor” şarkısının nakaratı ezberletilmiş!
O halde demokratların işi zor. Ama imkânsız da değil.
Bir itiraz:
AKP Demokratların yapması gereken neyi yapmadı ki demokrat iktidar arayıp duruyorsunuz?
Cevap verelim.
Elbette AKP güzel şeyler de yaptı ama madem okuyucumuz “ne yapmadı” diye sordu, sayalım:
-Eğitimi ideolojinin cenderesinden kurtarmadı. Yeni ideolojiler ihdas etti.
-Demokratik anayasayı yapmadı, yine yapmayacak. Zira derdi demokrasi değil, tek derdi başkanlık sistemi.
-Sistem işletmek yerine şahıs merkezli siyaset yaptı. Ortada parti-marti yok. Şahıs karizması var.
-İslam ülkelerine demokrasisi ile örnek olmaya ve demokratik sulh rejimi ihraç etmeye çalışmadı.
-İç barışı kurmadı, aksine dindarların arasına fitne soktu.
-Ayasofyayı halen de ibadete açmadı.
-Dindarlara gereksiz imtiyazlar tanıdı ve liyakat ve adalet esaslarını bozdu.
Şimdi soralım:
Hakiki hürriyetperver dindar demokratların iktidarını istemek için bu eksiler/eksikler yetmez mi?