Anayasa da bir kanundur. Kanunu ihlâl onu yapanın yanına kâr kalmaz elbette. Zira her kuralın müeyyidesi vardır. Müeyyidesiz kural “kural” değildir.
Kanunları ihlâl etmek bazen suçtur ve ceza gerektirir. Bazen ise sadece ihlâldir ve başka müeyyidelerle karşılanır, ama ceza gerektirmez.
Hukuk devletinde neyin suç olduğunu suçu tarif eden ve cezasını belirleyen ceza kanunları söyler. Kimse kafasına göre “bu fiil de suçtur” diyemez. Dese de savcılar ciddiye almaz, almamalı. Savcı da dese mahkeme “hayır böyle bir suç yok” der ve demeli.
Bunları neden yazdık?
Yarı muktedir bir siyasî parti lideri geçen günlerde bir muhalif siyasetçinin sözleri hakkında “bu bir anayasa suçudur” türünden bir söz söyledi.
Bu yanlış lâfı zaman zaman başkalarından da duyuyor ya da okuyoruz.
2005’te yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu açık. “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” grubunun birinci alt türü “Anayasayı ihlâl” suçu.
Hüküm şöyle:
Madde 309- (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Kanun koyucu daha işin başında açıkça söylüyor: Anayasayı ihlâl suçu denilen suçun oluşabilmesi için “cebir ve/veya şiddet kullanmak” şart.
Fikir söyleyerek anayasal düzen ihlâl edilemez. O fikir ne kadar aykırı olursa olsun.
Köşe yazısı yazarak da bu suç işlenmiş olmaz.
Ama memleketin âlî menfaatleri diyerek muhalefeti suç saymaya kalkanlar olabilir ve olabiliyor.
Oysa memleketin ve milletin menfaati demokrasidedir.
Demokrasi ise muhalefetin meşrû olduğu rejimdir.
Üstelik muhalefetin meşrûiyeti aynı zamanda iktidarın da meşrûiyetini sağlar. Muhalefet meşrû değilse iktidar meşrû değildir.
Bunu en iyi bilmesi gerekenler de -adları Devlet de olsa- siyasetçilerdir ve öyle olmalıdır…