İnsanoğlu uzun bir yolculuk yapıyor. Bu yolculuğa biz isteyerek çıkmadık. Rabbimiz bizi bu yolculuğa ruhlar âleminde bizimle ahit imzalayarak başlattı.
Biz ise dünyaya gelene kadar geçtiğimiz iki ‘han’dan fazla haberimiz olmadı. Ruhlar âlemi, ana rahmi ve dünya….
Şu an yolculuğun üçüncü devresindeyiz. Bu yolculuklarda bizim her ne kadar sözümüz olduysa da, ne ileri ne de geri çekme şansımız olmadı. Dünya, diğer geldiğimiz yerlerden çok farklı bir mekân. Cazibesine kapılmamak mümkün değil. O yüzden “din ve peygamberler” bu dünyada “rotamız” için gerekliydi. Bizi yaratan bu yüzden uyarıcılar gönderdi. Bizi kendi başımıza bırakmadı. Emir ve yasaklar koydu.
Bunların birisine kendisinin ihtiyacı yoktu. Bizim ihtiyacımız vardı. Ve bizi bu dünyada tercihlerimizi yapmakta serbest bıraktı. Baba ve anne seçimimizi de biz tercih etmedik. Ama arkadaş, eş, iş, aş vb. bütün seçimlerimizi biz isteyerek yapıyoruz. Bu seçimlerde hatalarımız da olabilir. Asıl olan bu hataları görüp, telâfi etmektir.
Bunca sorunlarımız var. Sıkıntılar bir türlü bitmiyor. Ama hayat hızla devam ediyor. Ülkemiz altı ay içinde iki seçim birden yaptı. Onunla yatıp, kalktık. Ve sonunda seçimler bitti. Döndük başa.
Kaldığımız yerden yine hayat devam ediyor. Bizler bir türlü orta yolu bulamıyoruz. O yüzden hep dert, sıkıntı, keder, üzüntü içinde günlerimiz geçip gidiyor.
Bazen siyasî tartışmaları izlemek için uykusuz kalıyoruz. TV karşısında saatlerimizi heba edip tüketiyoruz.
Aynı odada yanımızda bulunan ailemizden ve de çocuklardan bihaber bir dünyada yaşıyoruz.
Onları da bizim o stresli halimize ortak ediyoruz. Oysa evlerimiz cennet mekân yuvalarımız olmalıydı. Günün yorgunluğunu “liman” gibi gördüğümüz yuvamıza sığınarak atmalıydık. Yapamadık, evlâtlarımıza, gençlerimize iyi örnek olmadık. Buna hakkımız yok.
Günlerce, haftalarca, aylarca ve hatta senelerce aynı şeyler ile meşgul olmak akıl işi midir!
Şimdi seçimler bitti mi?
Asla. Bu memlekette seçimler bitmez. Önemli olan bizim seçimlerimizdir.
Biz ne seçiyoruz? Bu seçimimizde kazanıyor muyuz, yoksa kazanamıyor muyuz?
Kazanan neyi kazandı da bu kadar seviniyor? Ya kaybeden neyi kaybetti ki bu kadar dert ediyor?