Ankara’da çok ilginç bir iyimserlik var. Nereden kaynaklandığını tam olarak anlayabilmiş değilim, ancak herkes rahat. Tren kazasından kurtulunmuş ve sorun halledilmiş gibi bir hava esiyor.
Oysa yanılıyoruz.
Doğrudur, Avrupa Komisyonu Türkiye’yi kolladı. Retçiler grubuna yedirtmedi, ancak işin sonuna gelinmedi. Önümüzdeki 4 hafta içinde bir şeyler değişmezse, yine de bir tren kazası olasılığı var.
Neler değişebilir?
Kıbrıs konusunda hiçbir şey değişmeyecek.
Türkiye tutumunu ortaya koydu. Karşılığını almadan, yani KKTC’nin izolasyonu kaldırılmadıkça limanlarını açmayacak. Yunan ve Kıbrıs Rumları da tutumlarından vazgeçmeyecekler.
Peki, bu işin içinden nasıl çıkılacak? Zira özellikle, Türkiye’yi destekleyen üye ülkeler ellerinin güçlendirilmesini bekliyorlar. Bir olumlu gelişme, yeni bir adım onlara yetecek. Türkiye ile ilişkilerin bozulmaması için harekete geçecekler.
Bunun anahtarı da 301’inci madde.
301’de bir değişiklik yapılması, Türkiye’yi güçlendirecek. Kıbrıs konusundaki tutumu daha kolaylıkla kabul görülecek. Hiç değilse göz yuman ülkelerin sayısı artacak.
14-15 Aralık günü, sadece AB’nin adım atmasını beklemek yerine, 301 ile bizler de bu sürece katkıda bulunabiliriz.
Başmüzakereci Ali Babacan işte bugün için var. İlişkileri koruma ve kollama görevi ona düşüyor. Hükümeti hareketlendirerek tren kazası olasılığını ortadan kaldırması gerekiyor.
Posta, 11.11.2006
|