Aile kurumunun tahribe uğradığı, toplumda kadın erkek hak ve sorumluluklarının değişmeye başladığı günleri yaşıyoruz.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz de bu tablodan nasibini alıyor.
Aşağıda okuyacağınız haber yaklaşık on yıl öncesine ait de olsa günümüzde de gittikçe yayılan bir sosyal değişimin ilk işaretlerini taşıyor:
BİR HABER: ROLLER DEĞİŞİYOR
Geleneksel erkek ve kadın modellerindeki rol paylaşımında küresel bir biçimde değişim yaşanıyor. Roller iç içe geçiyor.
Kadınlar yöneticilik yapıyor; erkekler evde kalıp çocuk bakmayı seçiyor. Erkekler hoş görünmek için kozmetik sektöründen medet umup mücevher, kolye, bilezik takarken, kadınlar boks gibi en sert sporları yapmayı deniyorlar. Erkeklerde yeni kavramlarla açıklanmaya çalışan bu fenomen, kendisini en fazla magazin basınında ortaya koyuyor. Ünlü İtalyan kadın dergisi Dona Moderna’da yayınlanan bir yazıda, erkeklerin yanı sıra kadınların da ciddî bir biçimde değiştiği vurgulanıyor. (Milliyet İK, 19 Ağustos 2007)
AHİR ZAMAN İŞARETLERİ
Kadın ile erkek arasındaki fıtrî rol paylaşımındaki bu değişim rüzgârlarından herkesin az ya da çok etkilendiği bir gerçek. Dinimizde ahirzamanın belirtilerinden sayılan bu hâl, umumî bir felâket olarak farklı dozlarda sadece Batı dünyasını değil, İslâm dünyasını da tehdit eder durumda…
KAVVAM OLMAK
Erkeğin aile reisliğine talip olması, tek başına tasarruf edebileceği kazancına hanımını ve çocuklarını ortak etmesi, onları korumak, yüksek ahlâkî bir tavırdır. Kur’ân’ın erkeğe yüklediği ‘’kavvamiyet’’ teklifi de bunları gerektirir. Aksi takdirde eşref-i mahlûkat mertebesinden ‘’bir nevi hayvaniyet’’ seviyesine inilmiş olmaz mı?
Kur’ân’ın erkeğe yüklediği aile reisliği ve kavvamiyet vazifesinin sorumluluk kısmı değil de haklar kısmı sıkça vurgulandığından, erkeğin himaye etmek tarzında gelişmesi gereken ‘’kavvamiyet’’ görevi ‘’zalimane bir tahakküm’’ tarzında tezahür etmekte. Kadına şiddet olaylarında bu tabloyu net olarak müşahede edebiliyoruz. Ya da erkek kadınların çalışma hayatına girmesiyle birlikte azalan ekonomik vazifelerinin de etkisiyle ailede hiç bir sorumluluğu üzerine almamakta.
EVLİLİK YAŞLARI YÜKSELİRKEN
Erkekteki değişimin bir başka neticesi ise evlilikten olabildiğince uzak durmaları. Bu yüzden gün geçtikçe evlilik yaşları yükseliyor.
Beri yanda kariyer telâşında olan ya da çalışma hayatına atılmayı hedefleyen başörtülü kızlarımız var. Bu yazıda annelerdeki değişimi hesaba katmıyoruz. Çoğu çalışan güzel gelin arayışındayken, kız anneleri de ‘’kendi ayakları üzerinde durması gereken kızlarına’’ evlilik yaşı geç de olsa uygun damat değerlendirmeleri yapmakta.
Gençler kendilerini haramdan nasıl korurlar? Evlilik sorumluluğundan ürken gençlere aile, çocuk nasıl teslim edilir ayrı bir çalışma konusu...
Tablo sosyal bir fotoğraf olarak üç aşağı beş yukarı böyle!
HÜLÂSA
Aslına bakarsanız, erkeklerdeki değişimin sırrını anlamadan, kadınlardaki değişimin sebebini çözmeye çalışmak eksik gibi. Kadına, “Benim neyim eksik, yaptığının aynısını ben de yaparım!” dedirten şey, yani zayıf fıtratıyla bir nev’î riyakârlığa mecbur eden sâik, Bediüzzaman Hazretleri’nin Hanımlar Rehberi’nde ifade ettiği “zalim erkeklerin tahakkümü” değil mi?
Bu açıdan değerlendirildiğinde “Feminizm bir erkek hareketidir!” tesbiti ne kadar da doğru!
Teknedeki hamur çok su götürmekle beraber, konu “hürriyet-i nisvan”, “feminizm” perdelerine büründürülüp suçu tamamen kadınlara atacak kadar da basit değil…
Kadınların değişiminden sorumlu, en başta kendileri olmak üzere, pek çok faktör olsa da, erkeklerin de çok önemli bir payı olduğu göz ardı edilemeyecek kadar açık bir gerçek…
Malûm, “Sebeb olan yapan gibidir…”
Bediüzzaman Hazretleri’nin ‘’Sefih erkekler hevesâtına uyarak kadınlaştığında; nâşize kadınlar da hayasızlıkla erkekleşir’’ hakikatiyle bu sırra işaret ediyor olsa gerek.