"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kadın şeytan mı, melek mi?

Yasemin GÜLEÇYÜZ
09 Ocak 2011, Pazar
Bu sorunun cevabı elbette ki insan. İnsan Allah’a kul olduğunda meleklerden bile üstün, âsî olduğundaysa mahlukatın en aşağı seviyesine inebilecek potansiyelde yaratılmış. Kadın da öyle, Yaratıcısının kendisine verdiği tercih hakkını kul olmak yönünde kullandığında meleklerden üstün, ama inkâra düştüğünde ise hayvanlardan aşağı olduğunu biz Kur’ân’dan, hadislerden, mücedditlerin eserlerinden öğrenmekteyiz. Ne çare ki, insanız, kusurdan berî değiliz. Hatalarımız, günahlarımız her zaman oluyor. Duâ, tevekkül, tövbe ve istiğfar bizi temizleyen, arındıran, iki avucumuzu da dolduran kıymetli mücevherler hükmünde…

BEŞİĞİ SALLAYAN EL, DÜNYAYI DA SALLAR
Toplumun temelini oluşturan ailenin yönlendiricisidir kadın. Gelecek nesiller onun eliyle şekillenir. Bu yüzden yeniden yapılandırılmaya çalışılan bütün sosyal sistemlerde kadın merkezdedir.
Bu aynı zamanda tarihin de tasdik ettiği bir gerçektir. Kadının mânevî değerlerinin, ahlâkının tahrip edilmesiyle çöken imparatorlukların sayısı az değildir. Mânevî değerlerine, ahlâkına sahip çıkan kadınlar da çöken toplumları yeniden inşâ eder, geliştirir, yükseltir…
“Tarih tekerrürden ibarettir” denir ya, günümüzde de bu gerçek değişmez.
Bugün, kadın konusu üzerine kafa yoran bütün araştırmacıların karşına çıkan hakikatlerden biri, onun “metâ”, yani ticârî değeri olan bir mal olarak kullanılmasıdır.

ORGANİZE İŞLER VE DEHŞETLİ DARBELER
Ecdadımızın “cins-i lâtif” olarak tanımladığı kadın, asrımızda “Ye, iç, eğlen!” felsefesiyle küresel dev bir sektör hâline gelen tüketim ve eğlence ekonomisinin vazgeçilmez unsurudur.
Reklâm, müzik, moda, sinema, televizyon, klipler, tiyatro, roman gibi bütün alanlar kadın üzerine yapılandırılmıştır. 
Merkezde ve hedeftedir. Zira, hedef kitle olan kadınları yönlendirmek için kadın kullanılır. Temsilde hata olmasın; tıpkı avcıların kullandıkları teknikler gibi. Hani avcılar avlamak istedikleri hayvanları tuzağa düşürmek için kendi cinslerinden cazibedâr tuzaklar kurarlar ya!
“Kadına hürriyet!” söylemi de kadınları avlamak için kullanılan avcı tekniklerinden birisidir.
Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’nin “‘İslâm kadını kafeslerin arkasına hapsediyor’ diyenler, kadını kafeslemek isteyenlerdir” sözü bu avcı tekniğini ne de güzel özetler!

TEŞHİS VE TEDAVİ
Bediüzzaman Hazretleri sefih medeniyetin kadın üzerine kurduğu yapılanmanın felsefesini, hatta gizli işlerini de şu cümlelerle anlatır: “Biçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir sûrette perde altında çalıştığını hissettim ve bildim ki bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe o cihetten geliyor (…) Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!”
Bediüzzaman aynen bir doktor gibi İslâm toplumunu tehdit eden mânevî hastalıkların sebeplerini teşhis etmiş ve ıslâhı için tedavi yollarını telif ettiği eserlerinde anlatmıştır.

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN KADIN KONUSUNA BAKIŞI
Bediüzzaman Said Nursî, yaklaşık yüz yıl önce Osmanlı toplumunun gidişâtını ve vereceği meyveleri görmüş, bu konuda toplumu uyarıcı eserler kaleme almıştır. Kadın konusu da bunlardan biridir.
Onun asrın ihtiyaçlarına göre Kur’ân ve Sünnet çerçevesi içinde yorumladığı kadına bakış açısını Risâle-i Nur Külliyatının muhtelif eserlerinde, özellikle Lemeât’ta, Zülfikâr Risâlesi içinde yer alan 25. Söz’de ve Hanımlar Rehberi’nde görmek mümkündür.
Ülkenin içinden geçtiği farklı dönemler ve yıllarda (Osmanlı, Cumhuriyet, tek parti, çok partili hayat) yazılmış da olsalar, bu eserlerin hepsinde hiçbir kırılma olmaksızın istikrarlı bir çizgi söz konusudur:
* Kadın şefkat kahramanıdır.
* Mimsiz medeniyet hürmetsiz ve şefkatsiz bir şekilde onu yuvasından uzaklaştırarak metâ olarak kullanmaktadır.
* Kur’ân medeniyeti ise rahmeten kadını yuvasına dâvet eder. Kadının mutluluğu terbiye-i Kur’âniyededir.
* Kadınlar, Risâle-i Nur’un esaslarından bir tanesi şefkat olduğundan bu eserlerle erkeklerden ziyade ciddî ilgilenirler.
Bediüzzaman Hazretleri Lemeât’ı, Osmanlı zamanında 1921’de İstanbul’da Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye azası iken bastırmıştır. 
25. Söz, sürgün olarak gönderildiği Barla’da, 1927’de yazılmıştır.

HANIMLAR REHBERİ
Hanımlar Rehberi 1950’li yıllarda Isparta’da yazılmış, 1955-56’da yine İstanbul’da bastırılmıştır. Eser, daha önce telif edilmiş muhtelif eserleri de içinde barındırır. Tesettür Risâlesi bunlardan biridir. 24. Lem’a olarak Isparta’da 1934’te kaleme alınıp neşredildiğinde, Bediüzzaman talebeleriyle birlikte Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde idam cezasıyla yargılanmış, 11 ay hapis yatmıştır.

LÂHİKALAR VE MAHKEME SAVUNMALARI
Risâle-i Nur Külliyatı içinde yer alan bu eserlerde de Bediüzzaman Hazretlerinin kadına istikrarlı, kırılma olmayan bakış açısını net olarak görmek mümkündür. Sürgün olarak gönderildiği Barla, Kastamonu ve Emirdağ’da talebeleriyle yazışmalarını topladığı Lâhikalarda hanım talebelerinin takdir ettiği iman hizmeti çalışmaları da yer alır.
Kezâ, özellikle 1935 Eskişehir ve 1952 İstanbul Gençlik Rehberi Mahkeme Savunmalarını okuduğumuzda da görülen tablo şudur ki; Bediüzzaman’ın “Ahiret Hemşîrelerim!” şeklinde hitap ettiği kadınların saadeti için gösterdiği adres, sınırları Kur’ân ve hadis-i şeriflerin çizdiği meşrû dairedir.
Hadislerden çıkardığı işaretlerle, âhirzamanda kadınlardaki ihlâslı şefkat kahramanlığının, inkişaf ettirilirse, toplum hayatında önemli iman hizmetleri yapacağını da ifade eder. (Hanımlar Rehberi)
Aksi takdirde, Kur’ân ve Sünnet dairesinden uzaklaşan kadınların fıtratının bozulacağını, dünyada hürmet ve merhamet görmeyerek ahirette de azap çekeceklerini anlatır. Bu, onu, şefkatinden ağlatan bir hakikat tablosudur.
Onun “Bu zamanda zındıka dalâleti, İslâmiyete karşı muharebesinde, nefs-i emmârenin planıyla, şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi, yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyor… Nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhâne yolunu genişlettirmeye çalışarak çokların nefislerini birden esir edip kalp ve ruhlarını kebâir ile yaralıyorlar. Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar.” (Gençlik Rehberi, s. 60) diyerek işaret ettiği nokta “şeytânî bir planı” anlatır. Kadını şeytan olarak tanımlamaz. Kur’ân ve hadisin çizdiği daireden uzaklaştığında şeytanın kumandası altına gireceğini ifade eder. Kadının dünya ve ahiret mutluluğu için yaptığı bir uyarıdır, ihtardır!
İki mânâ arasında dağlar kadar fark olduğu apaçıktır!

HÜR ADAM TARTIŞMALARI

Hür Adam filmi tartışmaları devam ederken, hemcinslerimizden mürekkep yalamış(!) bir hatun kişi “Bediüzzaman kadına şeytan demiştir” ifadelerini kullanınca bu konuda yazmak benim için mecburiyet oldu. Daha güzel çalışmalar mutlaka yazılacaktır, ama dilim döndüğünce, kalemim döndüğünce anlayabildiğim, yaşabildiğimce aktarmaya çalıştım.
Şüphesiz, Bediüzzaman Hazretleri ve Risâle-i Nur hakkında daha nice filmler, diziler, belgeseller çekilecek, biyografiler, romanlar, hikâyeler, şiirler yazılacak, şarkılar, ilâhiler, senfoniler bestelenecek. Bu vesilelerle de toplum Hür Adam’da olduğu gibi tartışarak, araştırarak hakikatleri bulacak.
Bediüzzaman’ın dinsizliğe karşı mücadele eden kiliseye hediye olarak gönderdiği Zülfikâr’da yer alan 25. Söz’de ifade ettiği gibi dinimiz bunları yasaklamıyor. Dinin yasakladığı sanat eserleri, nefsânî hisleri azgınlaştıran müstehcen ya da garip, kimsesiz, yetim hissettiren eserler.
Bu vesileyle Hür Adam filminde emeği geçen san'atçılarımızı tebrik ediyoruz…

Okunma Sayısı: 6410
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı