Yüce dinimiz, niyet olarak kalpten geçeni makbul saymıştır. Dil ile niyet yapmak zorunluluğu yoktur. Oruç tutmak niyetiyle sahura kalkmak niyet etmek demektir.
Bu konuda bazı soruları ele alalım:
- Ramazan ayında oruç tutmak niyeti olmadığı hâlde işi gereği sahura kalkanlarla birlikte sahura kalkıp yemek yiyen birisi niyet yapmış sayılır mı?
Oruç tutmak niyeti bulunmayan birisinin, sahurda kalkanlarla birlikte kalkıp yemek yemesi onun için niyet hükmünde değildir. Kul şaşırsa da, Allah şaşırmaz. Kalpte ne varsa esas olan odur. Kalpte sadece yiyeceklerden yemek niyeti varsa, sahura kalkanlarla birlikte kalkmış ve sadece yemek yemiş olur.
Kalbinde oruç tutma niyeti bulunan birisi ise, sahura kalkanlarla birlikte kalktığında oruca niyet etmiş olur.
- Ramazan orucu için Ramazanın her günü ayrı niyet etmeli miyiz?
Ramazan-ı Şerifte her gün için ayrıca niyet edilmelidir. Çünkü her günün orucu müstakil bir ibadettir. Ramazanın başında bir defa toplu niyet edilip artık niyet edilmemesi doğru değildir, yeterli değildir. Çünkü her gün bir ayrı ibadet günüdür. Her günün tecellîleri de farklı olmaktadır. Bir gün sıhhatli iken, bir diğer gün hasta olabilmekteyiz. Bir başka gün yolculuğa çıkmak zorunda kalabilmekteyiz. Bu durumda baştaki toplu niyetimiz bizi sıkıntıya sokacaktır. Çünkü oruç tutmaya kudretimiz yetmediğinde, en baştaki toplu niyetimiz ve sözümüz bizi bağlar. Allah’a yalan çıkmak, her halde istenir bir durum olmasa gerek.
Bu açıdan Ramazan ayında her günün niyeti ayrıdır.
- Ramazan ayında oruca niyet etmeyen birisi, gündüz orucunu yese bu kişiye kefaret gerekir mi?
Niyet edilmeyen gün oruç tutulmamış demektir. Oruç tutulmayıp gündüz yemek yendiğinde ise, bozulan bir niyet olmadığı için, kefâret gerekmez.
O günün kazâsı daha sonra gününe gün yapılır. Fakat, özürsüz olarak oruç yemek günahtır.