Bilal Tunç: “Birkaç yıldır kamuoyunda tartışılan İstanbul Sözleşmesi nedir? Aile yapımıza ne getirip ne götürüyor?”
ÖRFÜMÜZLE KAVGALI SÖZLEŞME
Tesbitlerimizi maddeler halinde sıralamaya çalışalım:
1- İstanbul Sözleşmesi örfümüzle ve töremizle kavgalıdır. Bu sözleşmenin herhangi bir suçu önlemesi, hukuken de, Sosyolojik olarak da, demokratik olarak da mümkün değildir. Çünkü bu sözleşmenin amacı suçları önlemek değil; insanların kodlarıyla oynamak ve insanı maymuna çevirmektir. Buna kimsenin hakkı yoktur, gücü de yetmez!
2- Bu sözleşmede Türk aile hukuku, ahlâk ve örfü ve bütün dinlerin namus anlayışları suçlu sayılmıştır. Sözleşme bu haliyle problem çözücü değil, problemden öte, kaos ve kargaşa üreten bir yapıya sahiptir.
3- Sözleşme Müslüman aile hayatını, örf ve ahlâkını kökten bitirmeyi ve yerine partnerli bir hayatı ikame etmeyi, sapkın cinsel eğilimleri meşrûlaştırmayı esas almıştır. Örf ve geleneklerimiz, ahlâk ve aile yapımız açısından sözleşme tahrip gücü yüksek bir bombadan farksızdır.
4- Türk Aile Yapısıyla Problemli Başlıca Mefhumlar:
I) “Sözde namus” 1
“Taraflar; kültür, gelenek, görenek, din veya sözde ‘’namusun’’ işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için gerekçe oluşturmamasını sağlar.” 2
Bir toplum bu kadar hafife alınır! Bu cümlenin kadına şiddetle derdi yoktur; senin kültürünle, geleneğinle, “sözde” diye alaycı üslûbuna sakız yaptığı namusunla ve dininle derdi vardır.
İyi niyetli bir hukukî metin suçu tanımlar ve gerekçesi ne olursa olsun cezayı takdir eder. Suçlu cezasını çeker.
Bu metin suça gerekçe uyduruyor. Gerekçeleri ise farklı din ve kültürler olsa da, toplumları binlerce yıldır ayakta tutan temellerdir!
Temelleri sarsmayı hedefine koymuş bir metin, ancak kendini ve kendine taraf olanları sarsar. Temelleri sarsmaya gücü yetmez!
II) “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” 3
“Toplumsal cinsiyet”ten kasıt, toplumun cinsiyet algısı olsa gerektir. Bunun eşitliği nasıl olur? Yüzyıllardır yoğrulmuş örf çerçevesinde kadın ve erkeğin evlilik hakkının eşitliği ise, tamam diyelim.
Ama öyle değil. Bu ucube ibareden maksat, toplumun her türlü cinsel eğilime eşit mesafede durması oluyor. Devlete, toplum için tehlikeli bir zehir zerk etmesi dayatılıyor.
Genel Yükümlülüğü düzenleyen madde ise örf ve adetleri ortadan kaldırmamızı açıkça emir buyuruyor:
“Taraflar, kadının aşağılığı iddiasına veya kadın erkek için kalıp rollere dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve bütün diğer uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadın ve erkeklere ilişkin toplumsal ve kültürel davranış modellerinde değişim sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” 4
YÜKÜMLÜLÜĞÜ GÖRDÜNÜZ MÜ?
Kadın ve erkekle ilgili kalıp rollerimizin kaynağını kurutmalıymışız! Yani örf ve adetlerimizi, geleneklerimizi ve büütün diğer uygulamalarımızı, yani dinimizi, ahlâkî yapımızı, namus ve aile kültürümüzü ortadan kaldırmalıymışız! Kadın ve erkekle ilgili davranış modellerimizde değişim sağlamalıymışız! Devlet bununla ilgili tedbir almalıymış! Kadın böylece aşağılanmaktan ve şiddetten kurtulacakmış!
Ehl-i vicdana soruyorum: Bu millet böyle aşağılanmaya müstahak mıdır?
III) “Cinsel Yönelim” 5
Aile yapımızı kökten bitiren bir tehdit, bu menhus mefhumlarla meşrûlaştırılmış oluyor. Bu ibareler, sapkın cinsel eğilim ve yönelimleri koruma altına alıyor.
SEN BİZE MUKAYYET OL ALLAHIM!
Bu, Kur’ân’ın, “Lût, dedi ki: “Ey Kavmim! İşte kızlarım. Onlarla nikâhlanmanız sizin için daha temizdir…..6 Onlar: “İyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun” dediler.” 7 “Vaktâ ki emrimiz geldi, o memleketin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine istif edilmiş siccîlden taşlar yağdırdık.” 8 Âyetleriyle bildirdiği felâketten başka bir şey değildir!
Dipnotlar:
1- İstanbul Sözleşmesi, Giriş Bölümü; Madde 12/5. Madde 42 ve 42/1. 2- İstanbul Sözleşmesi, Madde 12/5. 3- İstanbul Sözleşmesi, Giriş Bölümü; Madde 3/c; Madde 4; Madde 66/4-a. 4- İstanbul Sözleşmesi, Madde 12/1. 5- İstanbul Sözleşmesi, Madde 4/3. 6- Hud Sûresi: 78. 7- Hud Sûresi: 79. 8- Hud Sûresi: 82.