Evet bu zulüm alemi İslam ve insanlığın en büyük imtihanıdır.
İnsan dehasına dayanan bir medeniyet ancak bu kadar olabilir. Yani ellerinde onların nefis ve hissiyatlarını frenleyip aşacak Kur’an-ı Kerim gibi bir ilahi metin yoktur. Elinde olan da böyle pısırık, korkak ve şaşkın olursa nereden bulacaksın bir Tarık bin Ziyad’ı ve Yavuz Sultan Selim’i? Demek, ittihad-ı İslam, milliyet-i hakikiye-i İslamiyet ile gayrete gelmek ve ittihadı temin etmek bu devrin en büyük farz vazifesi ve şahsı manevinin kuvveti, kudret ve alametidir. İhmali de o nisbette tehlikelidir ve çok büyük bir zarardır. Bu “nemelazımcılık” en büyük ihanet yerine geçer. Zira küçük taifelerinde menfaat ve dünya ahiret saadetleri Türk milleti gibi büyük, kahraman ve asil millete bağlıdır. Yani cemahir-i müttefika-i Amerika gibi, “cemahir’i müttefika’i İslam” olarak en ulvi bir vaziyete girmeye mecburuz ve rahmeti İlahiyeden bekliyoruz. İnşallah göreceğiz ve ittihad-ı İslam’ın tam zamanı gelmiştir. Artık şahsi kusurlara bakılmaz. Onların bizden aldıkları bir seciye-i milliye de, “Eğer ben ölsem, milletim sağ olsun. Çünkü o milletimin içinde bir hayatı bakiyem var” işte bu kelimeyi bizden alıp, terakkiyatlarına esas yapmışlar. “Çünkü bir adamın kıymeti himmeti nispetindedir. Kimin himmeti milleti ise o kimse tek başıyla küçük bir millettir. (Hutbe-i Şamiye, Eski Said Dönemi s.353)
Yani bu sırdandır ki menfaat-ı şahsiyesini düşünen, bin adam hükmüne sukut eder ve Hz. Ali “Himmeti yalnız nefsi olan insan bile değildir” (Hz. Ali den iktibas E.S.D.E s. 354) der.
Demek insan hayvan gibi bir postla yaşayamadığından emsaliyle yaşamaya mecburdur. Hatta o hayvanlar bile birer şahsı manevi oluşturarak rakipleri olan canavarlardan korunuyorlar. Demek menfaati şahsiyesine hasr-ı nazar eden insanlıktan çıkar ve masum olmayan cani bir hayvan olur. Yani inancı, namusu, şerefi olan herkes, o şahsı maneviyeyi oluşturarak bir milleti bakiyem var diyebilmelidir.
Evet, hatta demokrasi dahi bir şahsı manevidir. Zira demokrasi de, bir konsensüs ve mutabakat demektir. Onun için Üstat “demokratları muhafazaya çalışıyorum” diyor. Yani artık asrımızda şahıs dönemi bitmiştir. Bir şahıs dâhî, hatta yüz dâhî derecesinde de olsa, cemaate (şahsı maneviye) karşı mağlup olur. “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir” demekle de aynı zamanda demokrasilerde de, himmetin millet olduğunu ifade etmiş oluyor.
Bu gerçeğin göstergelerinden biri de, siyonizm veya dış mihraklar, devamlı şahsı maneviyi engelleyebilmek için, meclisi devre dışı bırakarak tek adamcılıkla insan olarak onun zaaflarını sömürmektedirler. Hatta 2006’da Amerika’da hazırlanan bir raporda, aynı maksatla birer şahsı manevi olan yasama, yargı, yürütme ve ordunun devre dışı bırakılarak idareyi tekele çevirme teklifi dahi, önemine binaen şahsı maneviye düşmanlıktır. Kısaca bu asırda şahıs bitmiş ve onların yerini şahsı manevilerin alması şarttır.
Mesela: Deccal da, bir şahıstan ibaret değil şahsı manevi ile hükmediyor. Mehdilik de, bir şahıstan ibaret olmayıp o da bir şahsı manevi ile icraat yapıyor. Aslında, bütün zararlı ideolojilerin her biri, birer şahsı manevi ile icraat yapıyorlar ve hatta ahir zamanda geleceği haber verilen Hz. İsa (as) dahi İseviyet olan şahsı manevi ile o menhus Deccalın şahs-ı manevisini mağlup edecektir vesselam.