İnsanın sahip olduğu nimetlerden şikâyet etme hakkı İslâmî ve ahlâkî açıdan tartışmalı bir konudur.
İslâm’a göre, her nimet Allah’ın bir lütfu olarak görülür ve insana düşen şükretmektir. Şikâyet etmek ise, bazen Allah’ın verdiği nimetlerin kadrini bilmemek anlamına gelebilir.
Nimetlerden şikâyet etmenin yanlış olduğuna dair birkaç önemli nokta:
1. Şükretme Yükümlülüğü: Kur’ân-ı Kerîm’de sık sık şükretmenin önemi vurgulanır. Allah, kullarına verdiği nimetlere karşı şükür istemektedir: “Eğer şükrederseniz size [nimetlerimi] artırırım; eğer nankörlük ederseniz, bilin ki azabım pek çetindir” (İbrahim Suresi: 7.). Şikâyet etmek ise bu şükrün zıddıdır ve nankörlüğe kapı aralayabilir.
2. Nimetlerin Farkında Olmak: İnsan, her zaman sahip olduğu nimetlerin değerini tam olarak fark edemeyebilir. Ancak her nimet, Allah’ın bir lütfu olarak görülmelidir. Şikâyet etmek, nimetin kıymetini bilmemek anlamına gelir.
3. Nimetlerin İmtihan Olması: Bazen insanlar, ellerindeki nimetleri ya da yaşamlarındaki zorlukları birer imtihan olarak göremeyebilirler. Zenginlik, sağlık, aile gibi nimetler insan için birer sınav olabilir ve bunlar karşısında sabırlı ve şükredici olmak gerekir. Şikayet etmek ise, bu imtihanın gereklerine aykırı bir tavırdır.
4. Hikmetli Plan: İnsan her zaman hayatında olan şeylerin nedenini veya hikmetini kavrayamayabilir. Allah’ın insanlara verdiği nimetler, eksiklikler veya zorluklar, İlâhî bir plana dayanır. Şikâyet etmek, bu İlâhî hikmete karşı çıkmak anlamına gelebilir.
Ancak bazı durumlarda, haksızlık, adaletsizlik gibi meselelerde insanın hakkını savunması ya da âdil olmayan koşullara itiraz etmesi ayrı bir konudur. Bu tür durumlarda şikâyet değil, hakkını aramak söz konusu olabilir.
Sonuç olarak, kişinin kendisine bahşedilen nimetlerden şikâyet etmesi İslâm’da hoş karşılanmaz. Bunun yerine, şükretmek ve eldeki nimetlerin kıymetini bilmek teşvik edilir.