Müslümanlar, bir iki asırdır, hak, hürriyet, adalet, meşveret, demokrasi ve teknolojiye yabani ve uzak düştü! Hatta bunları “gavur icadı!” sandı! Ve geri kaldı, ceremesini çekiyor!
“Feyâ lil’acep! Köle efendisine, hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve muarız olabilir? Halbuki İslâmiyet fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u hakikiyenin reis ve pederidir.”1 Kalkınmanın esası “Hürriyet, imanın hassası (özelliği).”2 adalet Kur’an’ın emri; “Meşrûtiyet/-demokrasi, adalet ve Şeriattır.”3
Malına, dinine ve değerlerine sahip çık! Zira, “Yeryüzündeki bilumum kemâlât ve medeniyet ve terakkî umdeleri, semavî dinler ve peygamberler eliyle gelmiş; ve bilhassa İslâmiyetin zuhuruyla, âlem-i insaniyet, İslâm âleminin taht-ı riyasetinde cehalet gayyasından kurtulmuş ve kurtulacaktır. Felsefe ve hikmetin içerisinde görünen fazilet, menfaat-i umûmiye vesaire gibi insanî esaslar ise, güneşin doğmasıyla ondan yayılan ve aydınlanan gece âleminin nurları gibi, nübüvvet güneşinin tulûu beşeriyetin fikir ve kalplerinde akisler ve lem’alar husule getirmiş olmasındandır.” (Tarihçe-i Hayat, Barla Hayatı, s. 169)
Ahirzamanın, içinde bulunduğumuz son zaman diliminde her şey ilim, fen ve teknolojiye döküldü. Sosyal ilimler ve fenlerin en parlağı olan bu “Belâgat bütün envâıyla âhir zamanda en merğub”, arzulanan, istenen, rağbet edilen bir sûret alacaktır. “Hattâ, insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icrâ ettirmek için, en keskin silâhını; cezâlet-i beyândan (tesirli ifadelerden) ve en mukàvemetsûz (karşı konulmaz) kuvvetini, belâgat-ı edâdan (üslûp ve ifadedeki belâğattan) alacaktır.”5
İşte çağımızın siyaseti, ince diplomasisi bu minval üzerine gidiyor. Kur’ân ve Sünnet-i seniyyenin edebiyat, belâğat ve ilm-i siyasetini öğrenemeyen Müslümanlar ve “dindar siyasalcılar”, içtimâi, siyasi ölçü geliştiremiyor hem iç hem dış siyasette bocalayıp milleti ilim, ahlâk, hukuk, teknoloji, ekonomi ve siyaseten çökerttiler!
Hürriyet, adalet, meşveret, meşrutiyet; ferd, âile, ihya edilirse, devlet sistemi de bunlarla boyanacak! Risâle-i Nûr “sadece iman değil, içtimâî ders vererek” bu kavramları kudsi kaynaklara dayandırarak ispat, izah ile ihya eder.
Dipnotlar:
1-Muhakemât, Enst./intr, s. 8.; 2-Münâzârât, s. 59.; 3-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 23.; 4-İşârâtü’l-İ’câz, s. 140-141.; 5-Sözler, s. 239.