Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Münâzarât isimli eserinde, kendisine sorulan bir soruya enteresan bir cevap vermiştir.
Soru şudur: “Efkârı teşviş eden (fikirleri karıştıran, kafa karışıklığına sebep olan), hürriyet ve meşrûtiyeti takdir etmeyen kimlerdir?” Said Nursî Hazretleri’nin bu soruya verdiği cevap da şudur: “Cehalet ağanın, inad efendinin, garaz beyin, intikam paşanın, taklid hazretlerinin, mösyö gevezeliğin taht-ı riyasetlerinde (önderliğinde), insan milletinden menba-ı saadetimiz olan meşvereti inciten bir cem’iyettir. İla ahir…”
Türkiye yıllardır bu engellerden kurtulmaya çalışıyor. Aradan geçen yüz küsur seneye rağmen, geç de olsa demokrasiye geçme yolunda ümitler yeşeriyor. Allah’a çok şükür milletimiz aydınlandıkça, cehalet belâsından kurtuldukça, kendi aklını kullandıkça engeller ve engellemeler birer birer ortadan kalkıyor. Zaten milletimiz sahte şeyhlere, hoca bozuntularına kanmayıp, hakikatin peşinde koşsa iş çoktan hallolacak. Ha bu arada seçtiklerimiz de, inşallah demokratik teamüllere uyarak aldanmak ve aldatmaktan kurtulabilirlerse demokrasi daha da güçlenecektir.
15 Temmuz’da milletimiz, alçakça bir darbe teşebbüsüne maruz kalmış, ama çok şükür alnının akıyla hainlere en güzel cevabı vermiştir. Tarih bu şanlı ve imanlı milletin kahramanlıkları ile doludur. Benim milletim şimdiye kadar, dini, vatanı ve bayrağı için canını seve seve feda etmiştir. Fakat şimdi bu güzel hasletlerine bir güzellik daha eklemiştir. Medeni milletlerin erdemi olan demokrasi için de canını ortaya koymuştur. Tanklara ve bomba atan uçaklara meydan okumuştur. Siyasiler ve idarecilerle birlikte, hatta onlardan da önce seçtiklerine sahip çıkmış ve onlara da demokrasi dersi vermiştir. Allah bu milleti seviyor ve bu millet de Allah’ı çok seviyor. Çünkü Allah bu asil milleti hamiyetli yaratmış.
Bütün olumsuzluklara rağmen, demokrasi ile milletimin arası daha da kısalmıştır. İnşallah milletim cehaletten kurtulduğu gibi, taklitten de kurtulacak. Körü körüne hiçbir müfside (bozguncu) kanmayarak, el ve fikir birliği yaparak hak ve hürriyetlerine sahip çıkacaktır. Çok şükür alçak bir komutanın ateş et emrine karşı, ben milletime tetik çekmem diyen askerimiz şehadet şerbetini içerek şerefini ispat etmiştir. Artık bu memlekette hiçbir diktatör, kendisine bir tetikçi bulamayacaktır. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Ömer Halis, şerefsiz bir alçağı alnından vurarak haince yapılan bir kalkışmayı engellemiştir. Ne mutlu sana Ömer Halis, tarih seni de büyük şehitlerle beraber yâd edecektir. Ruhun şad olsun, artık kabrinde rahat uyuyabilirsin, çünkü burada seni çok yordular.
Bundan sonra bu aziz millet, Münâzarât’ta geçen tehlikelere dikkat eder ve Bediüzzaman’ın ikaz ettiği hak ve hürriyetlerine sahip çıkarsa, inşallah gelecekte bütün medeni milletlere tekrar örnek olacaktır. Çünkü Üstadımız “Evet bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebid eder.” diye dikkatimizi çekiyor. Allah bu milleti, Âlem-i İslâm’ın birlik ve beraberliğine vesile kılsın. Âmin. Kurban Bayramı bütün kardeşlerimize, milletimize ve bütün İslâm âlemine hayırlı olsun. Hayırlara vesile olsun inşallah.
Konuyla ilgili makaleler:
Said Nursî’ye göre demokrasi ve şeriat mukayesesi
Bediüzzaman, şeriatı ikiye ayırır.
Birisi Allah’ın kelâm sıfatından gelen vahiy ve Peygamberimize (asm) gönderilen dindir, diğeri irade ve kudret sıfatından gelen şeriattır ki buna tekvini şeriatta derler, yani kâinattaki kanun ve kurallardır ki bazıları buna yanlış olarak tabiat kanunları derler.
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/osman-koyuncu/said-nursi-ye-gore-demokrasi-ve-seriat-mukayesesi_408215