İnsicam deyince, akla uyum-ahenk-tutarlılık gibi manalar gelir.
Ve eğer bu manaların hakkıyla tahakkuk etmesi istenilirse, karşımıza ihlas çıkar, ihlaslı olmak çıkar. Çünkü eğer samimiyet ve Allah rızası gözetilmezse bunlar sürdürülemez.
Üstadımızın; “Hem nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârâne uğraşmaz, birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez, birbirinin kusurunu görerek tenkit edip, sa’ye şevkini kırıp atâlete uğratmaz. Belki bütün istidatlarıyla birbirinin hareketini umumî maksada tevcih etmek için yardım ederler; hakikî bir tesanüd, bir ittifakla gaye-i hilkatlerine yürürler” ifadesi çok önemli bir hakikattir.
Yani, her çark kendi yerinde ve sadece kendi vazifesini yaparsa uyum sağlanır. Her teşekkül sadece kendi gayesi için çalışacak ve haddini aşmadan umumi hedefe hizmet edecektir. Aksi uyumsuzluğu, o da insicamın bozulmasını netice verir. Hele de, kâinatın en büyük hakikati olan iman hizmetiyle meşgul olanlar için, uyumsuzluğa sebeb olmak büyük vebaldir. Kendi işinizde istediğiniz gibi davranabilirsiniz ama sistem diyorsanız gereğini de yapmanız gerekiyor.
Ve yine Üstadımız Bediüzzaman; “Ben kusurlu fehmimle şu zamanda, heyet-i içtimaiye-i İslâmiyeyi çok çark ve dolapları bulunan bir fabrika suretinde tasavvur ediyorum. O fabrikanın bir çarkı geri kalsa, yahut bir arkadaşı olan başka çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiyeti bozulur” ifadesiyle de uyumlu olmanın ehemmiyetini ısrarla vurguluyor.
Ahenk deyince de benim aklıma şevk ve gayretle iman hizmetine sarılmak geliyor. Şevk kıracak, gayreti engelleyecek ve heba edecek her türlü hareketten uzak durmak gerekiyor. Başkasını kötüleyerek kendini öne çıkaran biri, hizmetimize en büyük zararı verir. Çünkü Üstadımız, ”Ben kendimi beğenmiyorum” diyor. Ben kendimi beğenerek, başkasını tenkit ederek, nasıl o muazzez Üstadıma arkadaş, talebe olabilirim?
Gelelim tutarlı olmaya. Tutarlılık istikrar demektir, devamlılık demektir. İstikrarı sağlayacaksın, bir de onu devam ettireceksin. Yoksa uyum yine bozulur.
Tutarlılık lafla sağlanmaz. Her yetkili veya sorumlu olan şahıs ya da kurumlar görevin gereğini yapmalıdırlar. Orada ne kadar kalacağını ve ne yaparsa sürekli orada durabileceğini hesap ederek bulunduğu yeri yıpratamazlar. İman hizmeti yapanlar bu gibi şeylerden uzak durur.
“Bir dakika yetkim olsa işin gereğini yaparım, bir dakikadan fazla orada durmaya tevessül etmem” diyebilmeyi bütün hamiyet ehline Allah nasip etsin.
Allah ihlas, sadakat, ittihat ve tesanüdümüzü muhafaza etsin. Allah tüm dünyayı etkileyen korona virüs belasını tez zamanda def edip şifasını ihsan eylesin ve en az zararla atlatmayı nasip etsin. Bu illete yakalananlara Allah yardım etsin. İnşallah âmin.