olarak yad edilmiştir. Hekim olduğu hususunda âlimlerin ittifak ettiği Hz. Lokman’ın Allah’ın izniyle
ölüm hariç her türlü hastalığı iyileştirdiği rivayet edilmektedir. Lokman Suresinin 12-19. ayetlerinde
Lokman Hekim’in oğluna yaptığı tavsiyeler bulunmaktadır.
lÜTFİ (aBDullaH lÜTFİ öZErDEM):
Esnaf şeyhi Âsım Efendinin torunu olup Mehmet Akif Efendi-
nin oğludur. 1881 yılında dünyaya geldi. Barla Lâhikası’nın mektupları arasında çeşitli yerlerde
kendisinin mektupları bulunmaktadır. 1935 tarihinde Said Nursî ile birlikte Eskişehir cezaevinde yakla-
şık bir yıl tutuklu kalmışlardır. 1974 tarihinde İzmir’de Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
- M -
MEHDî:
Kelime anlamı olarak “Hidayete eren, doğru yolu tutan, hidayete vesile olan” anlamında
kullanılır. Hadislere göre ahir zamanda tevhidi esas alarak imanı muhafaza edip İslâmiyeti hurafeler-
den ve bid’alardan arındırarak zamanın anlayışına göre yenileyecek olan âlim ve önder zattır. Yine
bazı hadislere göre kıyamet yaklaşınca zulmü ve şirki ortadan kaldırarak inananlara saadet ve adaleti
getirecek. Ehl-i Beytin neslinden gelen imamdır.
MEHDî-İ aBBaSî (742-785):
Abbasi devletinin üçüncü halifesidir. Kendisi gibi halife olan Mansur’un
oğlu ve meşhur Harun Reşid’in de babasıdır. Halifeliği, iç huzurun ve düzenin sağlandığı, dışarıda da
önemli başarıların elde edildiği bir dönemdir. Abbasilerin en önemli ve değerli halifelerinden olup Ri-
sâle-i Nur’da kuvvetli itikat ve takva sahibi olarak vasıflandırılmaktadır. Künyesi Ebu Abdullah
Muhammed Mehdi bin Mansur şeklindedir.
Babası mahdinin eğitimine özel önem verdi. Bilgili ve kültürlü yetişmesi için tanınmış hocalardan
istifade ederek arap dili ve edibiyatına dair özel dersler aldırdı. Bunun yanında askeri açıdan da iyi ye-
tişmesi için küçük yaştan itibaren eğitimini sağladığı gibi çocuk denecek yaşta komutanlıklar vererek
çok önemli seferlere de gönderdi. Bazı ayaklanmaların bastırılması için hazırlanan birliklere komutan
olarak atadı. Horasan’da çıkan Ali el-Cabbar bin Abdurrahman el-Ezdî’nin isyanını bastırmakla görev-
lendirildi. Çıkan çarpışmalarda üstün gelerek isyanın bastırılmasına muvaffak oldu. Önemli başarılar
elde ettikten sonra babası tarafından veliaht olarak tayin edildi. Mansur, hacca gitmek üzere yola çı-
kınca yerine oğlu Mehdi’yi vekil bıraktı (775). Kısa bir süre sonra vefat etmesi üzerine Mehdi’ye biat
edildi ve böylece vekâleti asliyete dönüşmüş oldu (775). Halifeliği vefatına kadar on yıl sürdü. Mansur
döneminde istikrarsızlık tam olarak giderilemediğinden ve yeni devlet henüz tam olarak düzeni sağ-
layamadığından iç karışıklıklar devam etmekteydi. Mansur, hem istikrarı sağlamak hem de
düşmanlarına karşı üstünlük sağlamak maksadıyla sert bir tutum izlemekte olup halka karşı da iyi
davranmamaktaydı. Mehdi’nin halifeliği ile birlikte devlette istikrar sağlandı. İçerde ve dışarıda düzen
sağlandı. Devlet maliyesi düzeldi. Dolayısıyla bolluk ve rahatlığın olduğu bir döneme girildi. İmar faali-
yetlerine hız verildi. Yol ve su kanalları yaptırıldı. Devletin merkezi olan Bağdat çok önemli gelişmelere
sahne oldu. Posta teşkilâtı ıslah edildi. Halife alim ve sanatkârları himayesine alarak onlara büyük de-
ğer verdi. Yabancı eserlerin tercüme edilmesi için büyük gayret sarf edildi. Halife; merhametli, zeki,
insaflı bir halife olarak tarihe geçti.
MEHMED çalıŞKaN:
Mehmet Çalışkan 1905 yılında Emirdağ’da dünyaya geldi. Bediüzzaman Haz-
retlerinin isimini 1944’ten önce Denizli’ye yaptığı bir seyahat sırasında duymuş, fakat görüşme imkânı
bulamamıştı. 1944’ün Ağustos ayında Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ’a geldiğini kardeşi Hasan Ça-
lışkan’dan duydu. Ertesi gün sabah namazından sonra Üstadı, kaldığı otelde ziyaret etti. On beş gün
kadar otelde kalan Bediüzzaman Hazretleri için bir ev hazırladılar. Mehmet Çalışkan, tıpkı Çalışkanlar
Hanedanının diğer üyeleri gibi eşiyle birlikte Bediüzzaman’ın hizmetine koşmuştu. Gerek otelde, ge-
Ş
ahıS
B
ilgileri
| 1274 | Şualar