şam’da dinî ilimler okudu. Daha sonra Beyrut’a, oradan da Ezher’e gidip orada ilim tahsil etti. Halveti
tarikatına intisap etti. Babası ve amcasının ölümünden sonra tarikat hizmetlerini Trablusşam’a gele-
rek yürüttü ve burada talebe yetiştirme ve eser yazmakla meşgul oldu. Hüseyin el-Cisr, Batının kal-
kınmasının temelinde eğitim yattığına inanıyor, bunun için de Batıdakine benzer sanat ve meslek
okullarının açılmasının gerektiğini söylüyordu. II. Abdulhamid döneminde Trablus’ta Medresetü’l-Va-
taniyye’yi açtı. Bizzat müdürlük görevi üstlendiği bu okul, programında Arap dili ve edebiyatının yanı
sıra dinî ve modern ilimlerin bir arada okutulduğu ilk İslâmî mektep olmuş ve birçok ünlü kişiler ye-
tiştirmiştir. Cisrî, bu medrese kapanınca Beyrut’ta Medresetü’s-Sultaniyye’nin müdürlüğüne getirildi.
Daha sonra II. Abdulhamid tarafından saray hocalığına tayin edildi, fakat birkaç ay sonra sıhhî sebep-
lerle Trablusşam’a geri döndü. Hüseyin el-Cisr, şarkiyatçıların tenkitlerine karşı İslâm inancını savun-
mak için Batı düşüncesiyle ilgilenmiş, bu dönemde Müslümanların kendi şahsiyetini koruyarak varlık-
larını sürdürmeleri için gayret sarf etmiştir. Eserlerinden bazıları şunlardır: Risaletü’l Hamidiyye fi Ha-
kikati’t-Diyaneti’l İslamiyye ve Hakikiyyeti’ş-Şeriati’l-Muhammediyye; Huşunü’l-Hamidiyye Limuhafa-
zati’l-Aka’idi’l-İslamiyye; Hediyyetü’l-Elbab fi Cevahiri’l-Adab; Ziynetü’l Maşune; İşaratü’l-latife.
HÜSrEV (alTıNBaŞaK):
1899’de Isparta’da doğdu. 1977’de İstanbul’da vefat eti. Bediüzzaman’la
birlikte, Eskişehir, Denizli ve Afyon hapislerinde beraber bulundu. Isparta kahramanlarından, Risale-i
Nur’un hizmetkârlarından idi. En müşkül ve karanlık günlerde Nur Risalelerine hizmet etmişti. Yüzler-
ce Risaleyi bir matbaa gibi çoğaltmıştı. Güzel bir hatta sahipti. Tevafuklu Kur’ân-ı Kerim’i ilk defa
yazanlardandır.
- İ -
İBNİ aBBaS (ö. 68)/M. 687-688):
Hz. Peygamberin amcası Abbas bin Abdülmuttalip’in oğludur. An-
nesinin adı ilk Müslüman kadınlardan Ümmü’l-Fazl Lübaba’dır. Mekke’de doğmuştur. Tefsir ve fıkıh
ilimlerinde otorite kabul edilen ve çok hadis rivayet edenler arasında yer alan Sahabîdir. 1160 tane
hadis rivayet etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in inceliklerini anlayıp yorumlaması için Hz. Peygamberin özel
olarak dua ettiği Abdullah bin Abbas’ın tefsir ilmindeki üstünlüğü daha ilk devirlerde, hemen herkes
tarafından kabul edilmiştir. Ayetlerin nüzul sebeplerini, nasih ve mensuhunu çok iyi bildiği gibi Arap
edebiyatına olan vukufu da mükemmeldi. Bu sebeple Ashap devrinden itibaren Rü’l-Ümme, Tercümâ-
nü’l-Kur’ân” unvanıyla anılagelmiştir.
İBNİ CEVZî (1292-1350):
Bediüzzaman Said Nursî tarafından, şiddetli münekkit-muhakkik olarak ta-
rif edilen, İslâm ilimlerinin bir çok dalında eser veren ve Hanbeli mezhebinin meşhur âlimlerinden olan
İbn Kayyim, 1292 yılında Dımaşk’ta doğdu. İbn Kayyim lakabıyla meşhur oldu. Dımaşk’taki Cevziyye
medresesinin kayyimi (medrese ve cami hizmetini gören kimseler için kullanılan isim) olan babası Ebu
Bekir’in bu özelliğinden dolayı, kendisi “İbn Kayyim” olarak tanındı. Künyesi, Ebu Abdullah Şemseddin
Muhammed bin Ebu Bekir bin Eyyüb ez-Zürai ed-Dımaşki el-Hanbeli şeklindedir. İlk derslerini babasın-
dan aldı. Arap dili ve edebiyatı alanında Mecdüddin Ebu Bekir bin Muhammed et-Tunisi ve Muhammed
bin Ebü’l-Feth el-Balebekki’den kelam ve usul alanında, Şafii usul âlimi Safiyüddin el-Hindi’den fıkıh
alanında, Mecdüddin İsmail bin Muhammed el-Harrani ve Takıyüddin İbn Teymiyye’den çeşitli İslâmi
ilimler alanında ders aldı. İbn Kayyim, 1336 yılından itibaren imamlık ve hatiplik yaptı. İbn Teymiy-
ye’nin vefatından sonra Sadriyye Medresesinde ders vermeye başladı. Bu hocalık vazifesini vefatına
kadar sürdürdü ve çok sayıda talebe yetiştirdi. Yetiştirdiği talebeleri kendisinden sonra söz konusu
medresede ders verdiler.
Memluk idaresinin, hocası İbn Teymiyye’ye uyguladıkları baskıdan İbn Kayyim de nasibini aldı. Haz-
reti İbrahim’in kabrinin ziyareti için yapılan yolculuğa karşı çıkması, hapse atılmasına sebep oldu. Bunun
Şualar | 1267 |
Ş
ahıS
B
ilgileri