Hilmi, gibi isimlerle de bahsedilmektedir. Bediüzzaman Hazretlerinin Kastamonu’da kaldığı 1936-1941
yılları arasında onun hizmetinde bulundu. O yıllarda, bahar ve yaz mevsimlerinde Bediüzzaman Haz-
retleri Karadağ’a ve Hacı İbrahim Dağlarına çıkarken Hilmi Bey de yanlarında bulunur talebelik ve hizmet
ederdi.
1943 yılında sevk edildikleri Denizli Hapsinde de yine Bediüzzaman Hazretleriyle beraber kalmış ve
ona hizmet etmiştir. Hilmi Bey Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle hanımı ve evlâdıyla sekiz sene Ri-
sale-i Nur’un hizmetinde bulunmuş ve birçok insanın Risale-i Nur’u tanımasına vesile olmuştur.
HÛD (aS):
Kur’ân-ı Kerîm’de Âd Kavmine gönderildiği bildirilen bir peygamberdir. Âd Kavmi Hz.
Nuh’un torunlarından Âd’a dayanır. Âd ve çocukları Yemen ve Hadramud civarında Ahkaf denilen ye-
re yerleşmiş ve zamanla çoğalarak dedeleri Âd’a nispetle Âd Kavmi olarak anılmıştır. Zamanla Âd
Kavmi tevhid inancından uzaklaşarak putlara tapmaya başlamışlardır. Hz. Hud ise bu kavmi irşad için
peygamber olarak görevlendirilmiş ve ne kadar onları hak dine davet etmişse de bir sonuç alamamış-
tır. Cenab-ı Allah bu azgın kavmi kuvvetli bir kum fırtınası sonucunda helak etmiştir. Hz. Hud kavminin
helak edilhmesinden sonra gittiği yer konusunda çeşitli rivayetler bulunmaktadır. 150 sene yaşayan
Hz. Hud’un Yemen’den ayrıldıktan sonra kendine inananlarla beraber Mekke’ye gitiği ve hayatının so-
nuna kadar orada yaşadığı rivayet edilmektedir.
HÜlÂGÛ:
İran’da hüküm süren İlhanlılar devletinin kurucusu olan Hülâgû Moğol İmparatoru Cen-
gizhan’ın torunudur. 1217 yılında doğdu 1265’de kırk sekiz yaşında öldü. Geniş bir coğrafyada büyük
bir tahribat ve katliam yapan Hülâgû tarihe zalim bir insan olarak geçti. Küçük yaşta iken babası ölen
Hülâgû’nün eğitimi annesi tarafından Budist rahiplerine bırakıldı. Hülagû’nün dedesi Cengiz’in yakın ar-
kadaşları olan bu rahipler Hülagû’yü Budist inançlarına göre yetiştirdiler. Moğollar, hem merkezi
otoritelerini güçlendirmek hem de batıdaki sınırlarını genişletmek maksadıyla Hülâgû’yu Yakındoğu’ya
komutan olarak gönderdiler. Görevini tamamladıktan sonra merkezleri olan Karakurum’a dönmesi ge-
reken Hülâgû, Moğolların başında bulunan Mengü Han’ın ölmesi ve şartların değişmesi sebebiyle geri
dönmeyerek nüfuzu altında bulunduğu topraklarda İlhanlı devletini kurdu. Hülagü, İsmailîleri ortadan
kaldırdı; Mısır ile Suriye’yi zaptetti; Urfa, Harran, Halep ve Antakya’yı da ele geçirdi; Bağdat’ı işgal edip
Abbasî Halifeliğine son verdi. Bağdat’ın işgal edilmesi ve Abbasî Halifeliğine son verilmesi İslâm tarihi
ve medeniyeti açısından bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Burada tarihte eşine az rastlanır bir
katliam yapılmış, camiler ve kütüphaneler tahrip edilmiş, kitaplar Dicle Nehrine atılmıştır. Bu hadise ile
İslâm âlemi ağır bir darbe almış, İslâm medeniyeti duraklama dönemine girmiştir.
HÜSEYİN (ra):
Hz. Hüseyin b. Ali, Hz. Peygamberin (asm) torunu, Hz. Fatıma ile Hz. Ali’nin küçük oğ-
ludur. Hicretin 4. yılında Medine’de doğdu. Adını Hz. Peygamber kulağına ezan okuyarak, Araplarca pek
bilinmeyen Hüseyin olarak koydu. Sekiz adet hadis rivayet eden Hz. Hüseyin, ağabeyi Hasan gibi ilk iki
halife döneminde cereyan eden önemli olaylarda fiilen yer almadı. Hz. Osman’ın evinin isyankârlar ta-
rafından kuşatılması üzerine ağabeyi ile birlikte halifeyi korumak ve evine su taşımak üzere babaları
Hz. Ali tarafından görevlendirildi. Babası halife seçilince onun bütün seferlerine katıldı. Babasından son-
ra ağabeyine biat etti. Hz. Hasan, Hz. Muaviye ile anlaştığında Medine’ye geldi. Hz. Hüseyin, Muaviye’den
sonra oğlu Yezit’e biat etmeyip Mekke’ye gitti. Kûfelilerin ısrarlı davetleri üzerine Kûfe’ye hareket et-
mek üzere Mekke’den ayrıldı (680). Kerbelâ’ya geldiğinde Yezit’in orduları tarafından feci bir şekilde
şehit edildi. Hz. Hüseyin “Şehit” lâkabıyla meşhurdur. Hz. Hüseyin’in soyundan gelenler “Seyyid” ünva-
nıyla tanınmışlardır.
HÜSEYİN-İ CİSrî:
1261’de (1845) Trablusşam’da doğdu. Soyu baba tarafından Hz. Peygambere ulaş-
tığı bildirilmektedir. Adı, Hüseyin b. Muhammed b. Mustafa el-Cisr’dir. On sekiz yaşına kadar Trablus-
Ş
ahıS
B
ilgileri
| 1266 | Şualar