SÖZLER | 17
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
Her bir bostan, “Bismillâh” der, matbaha-i kudretten
bir kazan olur ki, çeflit çeflit pek çok muhtelif leziz taam-
lar, içinde beraber pifliriliyor.
Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvan-
lar “Bismillâh” der, rahmet feyzinden bir süt çeflmesi
olur. Bizlere Rezzak nam›na en lâtif, en nazif, âb-› hayat
gibi bir g›day› takdim ediyorlar.
Her bir nebat ve a¤aç ve otlar›n ipek gibi yumuflak
kök ve damarlar› “Bismillâh” der, sert olan tafl ve topra-
¤› deler, geçer. “Allah nam›na, Rahman nam›na” der;
her fley ona musahhar olur.
Evet, havada dallar›n intiflar› ve meyve vermesi gibi, o
sert tafl ve topraktaki köklerin kemal-i sühuletle intiflar
etmesi ve yer alt›nda yemifl vermesi; hem fliddet-i hara-
rete karfl› aylarca nazik, yeflil yapraklar›n yafl kalmas›, ta-
biiyyunun a¤z›na fliddetle tokat vuruyor. Kör olas› gözü-
ne parma¤›n› sokuyor. Ve diyor ki: “En güvendi¤in salâ-
bet ve hararet dahi emir taht›nda hareket ediyorlar ki, o
ipek gibi yumuflak damarlar, birer asa-i Mûsa (a.s.) gibi,
1
n
ô n
én
?r
G n
?É° n
ü n
© p
H r
Üp
ör
VG É n
æ r
?o
?n
a
emrine imtisal ederek tafllar›
flakkeder. Ve o sigara k⤛d› gibi ince nazenin yapraklar,
birer aza-i ‹brahim (a.s.) gibi, atefl saçan hararete karfl›,
2
É k
en
Ó° n
S n
h G k
O r
ô n
H /
ʃo
c o
QÉ n
f É n
j
ayetini okuyorlar.”
Madem her fley manen, “Bismillâh” der, Allah nam›-
na Allah’›n nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi,
him’in organlar›, vücudu.
bismillâh:
Allah nam›na, Allah
için, Allah’›n ad› ve izni ile.
bostan:
sebze meyve bahçesi.
emir:
buyruk, komut.
feyiz:
bolluk, bereket.
hararet:
s›cakl›k.
imtisal:
uyma.
intiflar:
yay›lma, da¤›lma; üreme.
kemal-i sühulet:
tam bir kolay-
l›k.
lâtif:
güzel, hofl.
leziz:
çok lezzetli.
manen:
mana itibar›yla kendi
dünyas›nda.
matbaha-i kudret:
‹lâhî kudretin
mutfa¤›.
muhtelif:
çeflitli; çeflit çeflit.
musahhar:
emre verilmifl, itaat
ettirilmifl.
mübarek:
u¤urlu, hay›rl›.
nam:
ad, isim, ün, flan.
nam›na:
hesab›na, ad›na.
nazenin:
ince, nazik, lâtif, nazl›.
nazif:
temiz, pak, nazik.
nazik:
zarif, ince, dayan›ks›z.
nebat:
bitki.
nimet:
iyilik, ihsan, giyecek ve yi-
yecek gibi fleyler.
Rahman:
sonsuz merhamet ve
flefkatle bütün varl›klar› r›z›klan-
d›ran Allah.
rahmet:
flefkat etme, merhamet
etme, esirgeme.
Rezzak:
bütün yarat›lm›fllar›n r›z-
k›n› veren ve ihtiyaçlar›n› karfl›la-
yan Allah.
salâbet:
sa¤laml›k, sertlik.
selâmetli:
emin, güven alt›nda.
flakketmek:
yarmak, bölmek.
fliddet-i hararet:
s›cakl›¤›n yük-
sekli¤i, ›s›n›n fazlal›¤›.
fliddetle:
kuvvetlice, etkili flekil-
de.
taam:
yemek, yiyecek, g›da.
tabiiyyun:
her fleyin yap›l›fl ve
icad›n› tabiata verenler; tabiatç›-
lar.
taht›nda:
alt›nda.
takdim:
sunma, sunufl.
âb-› hayat:
hayat suyu; hayat
için lüzumlu s›v›.
asa:
de¤nek, baston.
asa-i Mûsa:
Hz. Mûsa’ya Allah
taraf›ndan verilen mu’cizeli
de¤nek.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si; iflaret.
aza-i ‹brahim:
Hazret-i ‹bra-
1.
“Asan› tafla vur!” dedik. (Bakara Suresi: 60.)
2.
Ey atefl! Serin ve selâmetli ol. (Enbiya Suresi: 69.)