AHMED-İ CEZERÎ:
Ahmed-i Cezerî 1570 senesinde Cizre’de dünyaya geldi. Yaşadığı devrin meşhur
âlimlerinden Molla Taha’dan ders aldı. İcazet aldıktan sonra Hasankeyf’e geldi. Burada öğrencilerine
ders verdi. Daha sonra Cizre’de Kızıl Medrese ismiyle meşhur olan medresede ders verdi. Burada vefat
etti, kabri medresenin bahçesindedir. Ahmed-i Cezerî’nin kaside ve gazel şeklinde pekçok şiiri vardır.
Hulûsî Yahyagil, Üstadın Ahmed-i Cezerî hakkında şöyle dediğini söyler: “Mevlâna Celâleddin-i Rumî,
Molla Ahmed-i Cezerî ve Mevlâna Cami, her üçünün de makamı birdir. Bunlar üçü de manen bir sevi-
yededir.”
ALİ
(
RA
)
:
Hz. Ali (ra). Hz. Peygamberin damadı, Hulefa-i Raşidîn’in dördüncüsüdür. Hicretten yaklaşık
yirmi iki yıl önce (m. 600) doğduğu rivayet edilen Hz. Ali’nin babası Hz. Peygamberin amcası Ebu Talib,
annesi de Fatıma bint Esed b. Haşim’dir. Hz. Muhammed’in peygamberliğine ilk iman eden çocuk olan
Hz. Ali, Hicret sırasında Mekke’de kalmış, geceyi Hz. Peygamberin yatağında geçirerek onun evde ol-
duğu kanaatini uyandırmıştır. Hicretin ikinci yılında Hz. Peygamberin (asm) kızı Fatıma ile evlenen Hz.
Ali’nin bu evlilikten Hasan, Hüseyin ile Zeynep ve Ümmü Gülsüm adlı çocukları olmuştur. (Muhsin adlı
çocukları ise henüz bebekken ölmüştür.) Esedullah (Allah’ın aslanı) ünvanıyla anılmıştır. Hz. Peygam-
bere kâtiplik de yapan Hz. Ali, Hudeybiye Anlaşmasını yazmıştır. Mekke’nin fethinden sonra Kâbe’deki
putları imha etme görevi ona verilmiştir. İlk üç halife döneminde de idarî görevlerde bulunan Hz. Ali,
Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle birlikte seçimle halife olmuştur. Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde İslâm ta-
rihinin en üzücü olaylarından Cemel Vakası (Hz. Aişe önderliğindeki ordu ile yapılan savaş) ile Hz.
Muaviye ile yapılan Sıffin savaşları meydana geldi. Hicrî 19 veya 21 Ramazan’ında (26 veya 28 Ocak
661’de) Kûfe’de, Haricî Abdurrahman b. Mülcem tarafından zehirli bir hançerle şehit edildi. Hz. Ali Ku-
fe’ye (Necef) defnedilmiştir. Hz. Ali’nin, kendisine Hz. Peygamber (asm) tarafından verilen “Ebu Turab”
lakabından başka “el-Murtaza” ve “Esedullâhi’l-Gâlib” gibi lakapları da vardır. Çocukluğunda puta tap-
madığı için daha sonraları “Kerremallahu Vecheh” dua cümlesiyle de anılmıştır.
ARİSTO (M.Ö. 384-322):
Müslüman filozoflar üzerinde önemli etkileri olan İlk Çağ Yunan filozofu-
dur. Trakya’daki Stageira’da doğdu. 367 yılında Atina’ya tahsile giderek Eflâtun’un akademisine girdi.
Önceleri Eflâtun’un başarılı bir talebesi olan Aristo, daha sonra onun felsefî sistemini eleştiren başarılı
bir rakibi oldu. 347’de hocasının ölümü üzerine Assos’a giderek buradaki akademide ders verirken si-
yaset ve ahlâk alanındaki düşüncelerini kaleme aldı. 8 yıl Makedonya kralı Filip’in oğlu İskender’i eğiten
Aristo, bununla “cihan imparatorunu yetiştiren üstat” ünvanını aldı. Babasının ölümünden sonra tahta
çıkan Kral İskender, 335’de Asya seferine çıkınca Aristo Atina’ya gidip kendi okulunu kurdu. (Lykeion-
Lise) Burada ders verdi. 12 yıl süren bu dönemde felsefî düşüncelerini temellendirerek çağının bütün
ilimlerini sistematize etti ve yüze yakın sistematik ve didaktik eser meydana getirdi. Aristo’nun man-
tık, fizik, metafizik ve ahlâk alanlarında olmak üzere dört yüze yakın eseri vardır.
AZRAİL (
AS
):
Dört büyük melekten biri olup Cenab-ı Hak tarafından insanların ruhlarını almakla gö-
revlendirilmiştir. Ölüm meleği de denilmektidir.
— B —
BAYEZİT-İ BİSTAMÎ:
(ö.264 /875) İlk büyük mutasavvıflardandır. “Silsile-i Âliyye” denilen büyük âlim
ve velîlerin beşincisidir. “Sultanü’l-Arifin” lakabıyla meşhurdur. Künyesi Ebu Yezid’dir. Asıl ismi Tayfur
bin İsa’dır. Hicrî 160 veya 188 tarihinde İran’da Hazar Denizi kenarında Bistam’da vefat etti. Bayezid ta-
savvuf tarihinde sekr, fenâ, melâmet, tevhid, marifet, muhabbet, miraç ve isar gibi konulardaki sözleri
ve sathiyeleriyle tanınır.
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ:
Yüzyılımızın yetiştirdiği önde gelen İslâm mütefekkirlerinden biridir.
1878’de Bitlis’in Hizan kazasına bağlı İsparit nahiyesinin Nurs köyünde dünyaya gelmiş, 23 Mart 1960’da
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
| 1284 | SÖZLER