Sözler - page 1252

ettirmiştir. Zaten, insanların, mü’minlerin başına gelen
belâ ve musibetlerin hikmeti budur.
Evet, o ecnebilerin canavarlar gibi yaptıkları muamele
ve zulümler, İslâm dünyasında, hürriyet ve istiklâl ve itti-
had-ı İslâm cereyanını da hızlandırmıştır. Nihayet, müs-
takil İslâm devletlerinin teşkilini intaç etmiştir. İnşaallahü
Teâlâ, cemahir-i müttefika-i İslâmiye de meydana gele-
cek ve İslâmiyet dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır.
Rahmet-i İlâhîden kuvvetle ümit ve niyaz ediyoruz.
İşte,
Risale-i Nur
müellifi Bediüzzaman Said Nursî, öy-
le bir mücahid-i İslâmdır ki, ve telifatı
Risale-i Nur
öyle
uyandırıcı ve öyle halâskâr ve öyle fevkalâde ve cihangir
bir eserdir ki, din aleyhindeki bütün o komitelerin belleri-
ni kırmış, mezkûr muzır ve habis faaliyetlerini akamete
duçar ve dinsizlik esaslarının temel taşlarını, paramparça
etmiş ve köküyle kesmiştir. Ve İslâmî ve imanî fütuhatı,
perde altında kalbden kalbe inkişaf ettirmiş ve Kur’ân-ı
Azîmüşşan’ın hâkimiyet-i mutlakasına zemin ihzar etmiş-
tir.
Evet,
Risale-i Nur
o tahribatı Kur’ân’ın elmas hakikat-
leriyle ve Kur’ân-ı Kerîm’deki en kısa ve en müstakim bir
tarikle tamir ve o yaraları Kur’ân-ı Hakîm’in eczahane-i
kübrasındaki edviyelerle tedavi ediyor ve edecektir.
Hem, masum Müslümanların kanlarını sömüren ve
servetleri tahaccür etmiş millet kanı olan parazit, tufeylî
ve aç gözlü canavar ve barbar emperyalistleri, müs-
temlekecileri ve onların içimizdeki, sadece şahsî menfa-
at zebunu, zalim, hunhar, haris ve müstebit uşaklarını,
akamet:
sonuçsuzluk.
aleyh:
karşıt.
barbar:
vahşî, zalim.
belâ:
felâket.
cemahir-i müttefika-i İslâmiye:
Birleşik İslâm devletleri
cereyan:
olma, meydana gelme.
cihangir:
cihanı zapteden.
duçar:
uğramış.
ecnebi:
yabancı.
eczahane-i kübra:
en büyük ec-
zahane.
edviye:
ilâçlar, devalar.
elmas hakikat:
hakikat madeni.
emperyalist:
sömürgeci.
esas:
asıl, temel.
eser:
telif.
fevkalâde:
olağanüstü.
fütuhat:
fetihler.
habis:
pis, kötü.
hâk:
yer.
hâkim:
her şeyi hükmü altında
tutan.
hâkimiyet-i mutlaka:
mutlak
hâkim olma.
halâskâr:
kurtarıcı.
haris:
hırslı.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
hunhar:
zalim.
hükümran:
hâkim.
hürriyet:
serbestlik, hür oluş.
ihzar:
hazırlama.
imanî:
imanla ilgili.
inkişaf:
açılma, keşfolunma.
inşaallahü teâlâ:
Allah izin verir-
se.
intaç:
netice verme.
İslâmî:
İslâma ait.
İslâmiyet:
Müslümanlık.
istiklâl:
bağımsızlık.
ittihad-ı İslâm:
İslâm birliği.
komite:
kurul.
Kur’ân-ı Azîmüşşan:
şan ve
şerefi yüce olan Kur’ân.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
menfaat:
fayda.
mezkûr:
adı geçen.
millet:
ulus.
muamele:
davranma.
musibet:
felâket, belâ.
muzır:
zararlı.
mücahid-i İslâm:
İslâm mü-
cahidi.
müellif:
telif eden, yazar.
mü’min:
inanan.
müstakil:
bağımsız.
müstakim:
doğru.
müstebit:
baskıcı.
müstemleke:
sömürge.
nihayet:
sonunda.
niyaz:
yalvarma.
parazit:
başkalarının sırtın-
dan geçinen.
Rahmet-i İlâhî:
Allah’ın rah-
meti.
Risale-i Nur:
Bediüzzaman
Said Nursî’nin eserlerinin adı.
servet:
zenginlik, varlık.
şahsî:
hususî.
tahaccür:
katılaşma, taş ke-
silme.
tahribat:
tahripler, yıkımlar.
tamir:
düzeltme.
tarik:
yol.
tedavi:
iyileştirme.
telifat:
telifler.
teşkil:
meydana gelme, oluş-
ma.
tufeylî:
parazit, asalak.
zalim:
zulmeden, gaddar.
zaten:
aslında.
zebun:
âciz, zayıf.
zulüm:
haksızlık, eziyet.
K
ONFERANS
| 1252 | SÖZLER
1...,1242,1243,1244,1245,1246,1247,1248,1249,1250,1251 1253,1254,1255,1256,1257,1258,1259,1260,1261,1262,...1482
Powered by FlippingBook