Sözler - page 1229

düşman topları zihnini ondan çevirememiş, harbin dağ-
dağa ve dehşetleri mâni olamamıştır.
Ezan-ı Muhammedînin (
ASM
) yasak edildiği ve bid’ala-
rın cebren umuma yaptırıldığı zulümatlı ve dehşetli bir de-
virde, Nur Talebeleri, o uydurma ezanı okumamışlar ve
böyle bid’alara karşı, kendilerini kahramanca muhafaza
ederek, bid’alara girmemişlerdir.
İman ve İslâmiyet’in ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve
bir âlimin gizliden gizliye dahi bir tek dinî eser neşrede-
mediği fecaat devrinde, Bediüzzaman, nefyedildiği yer-
lerde zalim müstebitlerin tarassudat ve tazyikatı içinde,
gizliden gizliye yüz otuz adet imanî eser telif ve neşret-
miştir. Bununla beraber, geceleri pek az bir uykudan son-
ra, esaret altında inleyen İslâm milletlerinin necat ve sa-
lâhı için dualar etmiş, dergâh-ı İlâhiyeye iltica ederek yal-
varmıştır.
Evet, Hazret-i Üstat, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Ves-
selâm Efendimizin sünnet-i seniyesine tam iktida etmiş-
tir.
Bediüzzaman’ın bu hâli de, bütün İslâm mücahitlerine
ve umum Müslümanlara bir örnektir. Yani, cihad ile ubu-
diyet ve takvayı beraber yapıyor, birini yapıp, diğerini ih-
mal etmiyor. Cebbar ve zalim din düşmanlarının plânıy-
la hapishanelere sevk edilip, tecrid-i mutlakta ve gayet
soğuk bir odada bırakılması ve şiddetli soğukların ve has-
talıkların ıztırapları ve titremeleri ve ihtiyarlığın takatsiz-
likleri içinde bulunması dahi telifata noksanlık vermemiş-
tir.
plan:
program.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med .
salâh:
düzelme, iyileşme.
sevk:
gönderme.
sünnet-i seniye:
Hz. Muham-
med’in yüksek hâl, söz, tavır ve
tasvipleri.
takat:
güç, kuvvet.
takva:
Allah’ın emirlerini tutup
azabından korunma.
tarassudat:
gözetmeler.
tazyikat:
baskılar.
tecrid-i mutlak:
mutlak olarak
yalnızlığa itilme.
telif:
eser ortaya koyma.
telifat:
telifler.
ubudiyet:
kulluk.
umum:
bütün, herkes.
zalim:
zulmeden, gaddar.
zihin:
bilinç, dimağ.
zulümat:
karanlıklar.
âlim:
bilgin.
bid’a:
dinin aslına uymayan
âdet ve uygulamalar, sonra-
dan ortaya çıkan.
cebbar:
zorba.
cebren:
zorla.
cihad:
din için çalışma, savaş-
ma, mücadele etme.
dağdağa:
gürültü.
dehşet:
korkunç.
dergâh-ı İlâhîye:
Cenab-ı
Hakkın dergâhı, kapısı.
devir:
zaman.
dinî:
dinle ilgili.
esaret:
esirlik.
eser:
telif.
ezan:
Müslümanları ibadete
çağırmak için yüksek sesle
yapılan davet.
Ezan-ı Muhammedî:
Hz. Mu-
hammed’in tebliğ ettiği dinin
ezanı.
fecaat:
acıklı durum.
gayet:
son derece.
harb:
savaş.
Hazret-i Üstat:
Bediüzzaman
Said Nursî Hazretleri.
ıztırap:
kuvvetli acı, aşırı
elem.
ihmal:
önemsememe, bırak-
ma.
iktida:
tâbi olma, uyma.
iltica:
sığınma.
iman:
inanç, itikat.
imanî:
imana dair.
İslâmiyet:
Müslümanlık.
mâni:
engel olan.
muhafaza:
koruma.
Müslüman:
İslâm dininden
olan.
müstebit:
zulüm ve baskı ya-
pan.
necat:
kurtuluş.
nefiy:
sürgün etme.
neşir:
dağıtma, yayma.
SÖZLER | 1229 |
K
ONFERANS
1...,1219,1220,1221,1222,1223,1224,1225,1226,1227,1228 1230,1231,1232,1233,1234,1235,1236,1237,1238,1239,...1482
Powered by FlippingBook