Sözler - page 1223

olmuştur. Bunun içindir ki,
Risale-i Nur
, emsali görülme-
miş bir şaheserdir kanaatine varılmıştır.
Ve yine
Risale-i Nur
’daki bu imtiyazdan dolayıdır ki, bu
mübarek İslâm milletinden milyonlarca bahtiyar kimseler,
tercihen ve ziyade bir ihtiyaç duyarak, büyük bir iştiyak
ve sevgiyle senelerce devam eden tazyikatlar içerisinde
Risale-i Nur
’u okumuşlardır.
Hem,
Risale-i Nur
ihtiyaç zamanında telif edildiğinden,
Türkiye ve İslâm dünyası genişliğinde gelişmiş ve dünya-
yı alâkadar eden bir imtiyaza mazhar olduğunu gözlere
göstermiştir.
Kıymetli kardeşlerim,
Said Nursî, kırk sene evvel İstanbul’da iken, “Kim ne
isterse sorsun” diye, harikulâde bir ilânat yapmıştır. Bu-
nun üzerine o zamanın meşhur âlim ve allâmeleri, Bedi-
üzzaman’ın hücresine kafile kafile gidip, her nevi ilimle-
re ve muhtelif mevzulara dair sordukları en müşkül, en
muğlâk sualleri Bediüzzaman duraklamadan doğru olarak
cevaplandırmıştır.
Böyle had ve hududu tayin edilmeyen, yani “Şu veya
bu ilimde veya mevzuda, kim ne isterse sorsun” diye bir
kayıt konulmadan ilânat yapmak ve neticede daima mu-
vaffak olmak, beşer tarihinde görülmemiş ve böyle ihatalı
ve yüksek bir ilme sahip böyle bir İslâm dâhîsi, şimdiye
kadar zuhur etmemiştir; Asr-ı Saadet müstesna…
Hatta o zamanlarda, Mısır Camiü’l-Ezher Üniversitesi
reislerinden meşhur Şeyh Bahîd Efendi, İstanbul’a bir se-
yahat için geldiğinde, Kürdistan’ın sarp, yalçın kayaları
müstesna:
hariç.
müşkül:
güç, zor.
netice:
sonuç.
nevi:
çeşit.
reis:
başkan.
sahip:
malik.
sarp:
çetin, zor.
seyahat:
gezi.
sual:
soru.
şaheser:
üstün eser.
Şeyh Bahîd Efendi:
Mısır Camiü’l-
Ezher üniversitesi eski dekanı.
tayin:
belirtme.
tazyikat:
baskılar.
telif:
eser ortaya koyma.
tercihen:
tercih ederek.
yalçın:
çok dik, sarp.
ziyade:
fazla.
zuhur:
görünme, meydana çık-
ma.
alâkadar:
ilgilendirme.
âlim:
bilgin.
allâme:
ilmî seviyesi çok yük-
sek olan âlim.
Asr-ı Saadet:
Peygamberimiz
Hz. Muhammed’in peygam-
ber olarak dünyada bulundu-
ğu devir.
bahtiyar:
bahtlı, mes’ut.
beşer:
insanlık.
cevap:
soruya verilen karşılık,
yanıt.
dâhî:
son derece zeki.
daima:
sürekli.
dair:
alâkalı.
emsal:
örnekler.
evvel:
önce.
had:
sınır.
harikulâde:
olağanüstü.
hudut:
sınırlar.
hücre:
küçük oda.
ihata:
kapsamlı, kuşatıcı.
ihtiyaç:
gereklilik.
ilânat:
ilânlar.
ilim:
bilgi.
imtiyaz:
ayrıcalık.
İslâm:
Hz. Muhammed’in
kendisine gelen vahiy ile teb-
liğ buyurduğu din, Müslü-
manlık.
iştiyak:
şevklenme, arzu.
kanaat:
inanma.
kayıt:
sınır.
Kürdistan:
Osmanlı devleti
zamanında bir coğrafî bölge
adı.
kıymetli:
değerli.
mazhar:
nail olma, şereflen-
me.
meşhur:
tanınmış.
mevzu:
bahis, konu.
muğlâk:
kapalı.
muhtelif:
çeşitli.
muvaffak:
başarılı.
mübarek:
kutlu.
SÖZLER | 1223 |
K
ONFERANS
1...,1213,1214,1215,1216,1217,1218,1219,1220,1221,1222 1224,1225,1226,1227,1228,1229,1230,1231,1232,1233,...1482
Powered by FlippingBook