Altı yüz kelime istedi. Şematetine karşı yüzüne “Tuh!”
demek, desisesine karşı küsmekle sükût etmek, inkârına
karşı da,
Tokmak gibi bir cevab-ı müskit vermek lâzımdı. Onu
muhatap etmem. Bir hakperest adama böyle cevabımız
var. O dedi
birincide:
“Muhammed (Aleyhissalâtü Vesselâm) dini nedir?”
Dedim: “İşte Kur’ân’dır: Erkân-ı sitte-i iman, erkân-ı
hamse-i İslâm esas maksad-ı Kur’ân.” Der
ikincisinde:
“Fikir ve hayata ne vermiş?” Dedim: “Fikre tevhid, ha-
yata istikamet. Buna dair şahidim: “
(1)
@ n
är
ôp
eo
G BÉ n
ªn
c r
ºp
?n
à°r
SÉn
a
(2)
l
ón
Mn
G *G n
ƒo
g r
?o
b
.” Der
üçüncüsünde:
“Mezahim-i hâzıra nasıl tedavi eder?” Derim: “Hur-
met-i riba, hem vücub-i zekâtla. Buna dair şahidim,
“
(3)
Gƒn
Hu
ôdG *G o
?n
ër
ªn
j
’da,
(4)
@ Gƒn
H u
ôdG n
? s
ôn
Mn
h n
™ r
« n
Ñ r
dG *G s
?n
Mn
Gn
h
(5)
n
Iƒ'
c s
õdG Go
ƒJ'
Gn
h n
I '
ƒ?° s
üdG Gƒo
ª«/
bn
G n
h
.” Der
dördüncüsünde:
“İhtilâl-i beşere ne nazarla bakıyor?” Derim: “Sa’y
asıl, esastır. Servet-i insaniye zalimlerde toplanmaz; sak-
lanmaz ellerinde. Buna dair şahidim:
n
á° s
† p
Ø r
dGn
h n
Ön
g s
òdG n
¿h o
õp
æ`r
µ n
j n
øj/
ò s
dGn
h
(6)
@ »'
©°n
SÉn
e s
’p
G p
¿Én
°ùr
fp
Ór
` p
d ¢ n
ù r
« n
d
(7)
m
º«/
dn
G m
ÜGn
òn
©p
H r
ºo
gr
ôu
°ûn
Ñn
a $G p
?«/
Ñ° n
S ? /
a Én
¡n
fƒo
?p
Ør
æo
j n
’n
h
@@@
asıl:
temel amaç ve kural.
cevab-ı müskit:
susturucu cevap.
erkân-ı hamse-i İslâm:
İslâmın
beş şartı.
erkân-ı sitte-i iman:
imanın altı
şartı.
esas:
temel, prensip, ilke.
hakperest:
hakkı savunan.
hurmet-i riba:
faizin yasaklan-
ması.
ihtilâl-i beşer:
toplumdaki karı-
şıklık ve ihtilâller.
inkâr:
reddetme, kabul etmeme.
istikamet:
doğru ve orta yol.
lâzım:
gerekli.
maksad-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın ama-
cı.
mezahim-i hâzıra:
içinde bulu-
nulan acı tablo.
muhatap:
kendisi ile konuşulan.
nazar:
bakış açısı.
sa’y:
çalışma, gayret ve iş görme.
servet-i insaniye:
zenginlik
kaynakları ve sermaye.
sükût:
susmak.
şahit:
delil.
şematet:
başkasının düştüğü
kötü duruma sevinme.
tedavi:
sağlığına kavuşturma.
tevhid:
birlik, bir Allah inancı.
vücub-i zekât:
zekâtın em-
redilmesi, uygulanması.
zalim:
zulmeden, haksızlık
yapan.
1.
Emrolunduğun gibi dos doğru ol. (Hûd Suresi: 112.)
2.
De ki: O Allah birdir. (İhlâs Suresi: 1.)
3.
Allah, faizin bereketini giderip onu mahveder. (Bakara Suresi: 276.)
4.
Allah, alış verişi helâl, faizi haram kılmıştır. (Bakara Suresi: 275.)
5.
Namazı dos doğru kılın, zekâtı verin. (Bakara Suresi: 43.)
6.
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm Suresi: 39.)
7.
Altını ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harcamayanları ise, acı bir azapla müjde-
le. (Tevbe Suresi: 34.)
L
EMAAT
| 1214 | SÖZLER