FITRATIN ŞAHADETİ SADIKADIR
Fıtratta yalan yoktur; ne dediyse doğrudur. Çekirdeğin
lisanı meyl-i nümüv der: “Ben sümbüllenip meyvedar…”
Doğru çıkar beyanı.
Yumurtanın içinde, derin derin söyler hayatın meyelâ-
nı ki, “Ben piliç olurum; izn-i İlâhî ola.” Sadık olur lisanı.
Bir avuç su, bir demir gülle içinde eğer niyet etse inci-
mat, bürudetin zamanı.
İçindeki inbisat meyli der: “Genişlen! Bana lâzım fazla
yer.” Bir emr-i bîemânî.
Metin demir çalışır, onu yalan çıkarmaz. Belki onda
doğruluk, hem de sıdk-ı cenanî,
O demiri parçalar. Şu meyelânlar bütün birer emr-i tek-
vinî, birer hükm-i Yezdanî,
Birer fıtrî şeriat, birer cilve-i irade. İrade-i İlâhî, idare-i
ekvanî,
Emirleri şunlardır: Birer birer meyelân, birer birer im-
tisal, evamir-i Rabbanî.
Vicdandaki tecelli aynen böyle cilvedir ki, incizap ve
cezbe iki musaffa canı,
İki mücellâ camdır; akseder içinde Cemal-i Lâyezalî,
hem de nur-i imanî.
• • •
gelişme isteği.
meyvedar:
meyveli.
musaffa:
saflaşmış, kötülükten
arınmış.
mücellâ cam:
parlak cam.
niyet:
kalbin ameli olan iyi dü-
şünce.
nur-i imanî:
imanın güzel ve par-
lak ışığı.
sadık:
doğru.
sadıka:
doğru.
sümbüllenme:
başak ve filiz ver-
me.
sıdk-ı cenanî:
kalbden gelen
doğruluk.
şahadet:
bir şeye delil ve şahit
olma.
tecelli:
Allah’ın emir, iş, fiil ve sı-
fatlarının aksetmesi, görünmesi.
vicdan:
insanın iyiyi seçme ve
bulma kabiliyeti.
aksetmek:
yansıma.
beyan:
ifade etme.
bürudet:
soğukluk.
can:
ruh.
Cemal-i Lâyezalî:
ebedî de-
vam edecek olan, her şeyi
son derece güzel olan Allah’ın
güzel işleri ve güzelliği, mü-
kemmelliği,
cezbe:
çekme, çekim gücü.
cilve:
yansıma, görünme.
cilve-i irade:
İlâhî iradenin
eşyaya ve tabiata yansıması,
görünmesi.
emir:
iş, bir işin yapılmasını
isteme.
emr-i bîemânî:
önünde du-
rulmaz bir emir.
emr-i tekvinî:
yaratma emri
ile ilgili, yaratma emrine, işine
ait.
evamir-i Rabbanî:
Rabbe ait,
terbiye ve terakkiye yönelik
emirler ve fiiller.
fıtrat:
yaratılış.
fıtrî şeriat:
yaratılışa ve tabi-
ata ait Allah’ın iradesi olan
kanunlar.
hükm-i Yezdanî:
Allah’ın
hükmü, kanunu.
idare-i ekvanî:
kâinatın, var-
lıkların idaresi.
imtisal:
işi benimseme, emre
uyma.
inbisat:
genişleme, yayılma.
incimat:
katılaşma, donma.
incizap:
çekilme.
irade-i İlâhî:
Allah’ın irade, di-
leme sıfatı.
izn-i İlâhî:
Allah’ın izni.
lisan:
dil.
metin:
sağlam.
meyelân:
meyletme, yönel-
me, işe yönelme.
meyl-i nümüv:
büyüme ve
SÖZLER | 1141 |
L
EMAAT