Sözler - page 1139

KÂİNATIN NAZMINDA BÜYÜK BİR İ’CAZ VAR
Kâinatın, gör ki, telifinde bir i’caz var. Ger bütün es-
bab-ı tabiiye, bilfarzülmuhal, ola her biri muktedir bir fa-
il-i muhtar.
O i’caza karşı nihayet acz ile bilimtisal ederek secde ki:
(1)
p
?n
Ón
÷r
Gho
P t
»p
dn
Rn
’r
G o
ôj/
ón
? r
dG n
âr
fn
G = É n
æ s
Hn
Q Én
æ«/
a n
In
Qr
óo
b n
’ n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
• • •
KUDRETE NİSPET HER ŞEY MÜSAVİDİR
(2)
m
In
óp
MGn
h ¢m
ùr
Øn
æn
c s
’p
G r
ºo
µo
ãr
©n
H n
’n
h r
ºo
µo
?r
?n
N Én
e
Bir kudret-i zatiyedir, hem ezelî; acz tahallül edemez.
Onda meratip olmayıp, mevani tedahül edemez. İster-
se küll, isterse cüz, nispet tefavüt eylemez.
Çünkü her şey bağlıdır her şey ile. Her şeyi yapama-
yan bir şeyi de yapamaz.
• • •
KÂİNATI ELİNDE TUTAMAYAN, ZERREYİ HALK EDEMEZ
Tesbih gibi nazmeyleyip kaldıracak arzımızı, şümusu,
nücumu; hasra gelmez.
Şu fezanın başına, hem sinesine takacak öyle kuvvetli
ele bir kimse malik olmaz.
Dünyada hiçbir şeyde dava-i halk edip, iddia-i icat ede-
mez.
• • •
kudret:
sonsuz güç, iktidar.
kudret-i zatiye:
bizzat kendinde
var olan sonsuz güç.
küll:
parçalanmamış, bütün.
malik olmak:
sahip olmak, gücü
yetmek.
meratip:
mertebeler, dereceler.
mevani:
engeller, mânialar.
muktedir:
güçlü.
müsavi:
aynı seviyede, denk,
eşit.
nazım:
dizme, tertip etme.
nihayet acz:
son derece âciz kal-
mak.
nispet:
oranlama.
sine:
göğüs.
şümus:
güneşler.
tahallül:
içine sızma, girme.
tedahül:
içine girmek, karışma,
müdahale etme.
tefavüt:
farklılık gösterme.
tesbih:
namaz tesbihatını yap-
mak için ipe dizilen sayılı taş.
zerre:
maddenin en küçük yapı
taşı, atom.
acz:
güçsüzlük, âcizlik.
arz:
dünya küresi.
bilfarzülmuhal:
olması im-
kânsız, ama varsayalım ki…
bilimtisal:
tutunarak, kudre-
tine boyun eğerek.
cüz’:
parça, bütünün bir kıs-
mı.
dava-i halk:
yaratma iddiası.
esbab-ı tabiiye:
tabiatta bu-
lunan toprak, su, madde gibi
sebepler
ezelî :
ezel ile ilgili, öncesiz.
fail-i muhtar:
istediğini yapa-
bilen.
feza:
uzay, gökyüzü.
ger:
şayet.
halk etme:
yaratma.
hasra gelmemek:
sayıya ve
sınırlamaya gelmemek.
i’caz :
olağanüstü, mu’cize,
anlamaktan bile âciz olduğu-
muz mükemmellik.
iddia-i icat:
yoktan varlığa çı-
karma iddiası.
kâinat:
evren, tüm varlıklar,
yaratılan her şey.
1.
Seni her türlü noksan sıfattan tenzih ederiz, ey Rabbimiz! Sen ezelî kadîrsin ve celâl sahi-
bisin.
2.
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman
Suresi: 28.)
SÖZLER | 1139 |
L
EMAAT
1...,1129,1130,1131,1132,1133,1134,1135,1136,1137,1138 1140,1141,1142,1143,1144,1145,1146,1147,1148,1149,...1482
Powered by FlippingBook