iyileştirdi€i rivayet edilmektedir. Lokman Suresinin 12-19. ayetlerinde Lokman Hekim’in
o€luna yaptı€ı tavsiyeler bulunmaktadır.
LÛT (A.S.):
Hz. Lut (a.s.) Hz. ‹brahim’in kardeşi Harran’ın o€ludur. Hz. ‹brahim’e (a.s.) ilk
iman edenlerdendir. Hz. Lut (a.s.) Sedam bölgesinde bulunan kavme peygamber olarak
görevlendirildi. Sedamlılar çok ahlâksız ve edepsiz bir kavimdi. ‹nsanlık tarihinde o zamana
kadar görülmemiş olan livata fiilini işliyorlar ve bununla da övünüyorlardı. Hz. Lut (a.s.)
onları hakka ve do€ru yola davet için görevlendirilmiş fakat bütün gayretlerine,
nasihatlarına ra€men onu dinlememiş ve alaya almışlardı. Cenab-ı Allah Hz. Lut’a
inananlarla birlikte şehri terk etmesini bildirerek o azgın kavmi helâk edece€ini bildirmiş ve
helâk etmiştir.
-M-
MEHDÎ:
Kelime anlamı olarak “Hidayete eren, do€ru yolu tutan, hidayete vesile olan”
anlamında kullanılır. Hadislere göre ahirzamanda tevhidi esas alarak imanı muhafaza edip
‹slâmiyeti hurafelerden ve bid’alardan arındırarak zamanın anlayışına göre yenileyecek
olan âlim ve önder zattır. Yine bazı hadislere göre kıyamet yaklaşınca zulmü ve şirki
ortadan kaldırarak inananlara saadet ve adaleti getirecek. Ehl-i Beytin neslinden gelen
imamdır.
MEHMET FEYZİ:
1912’de Kastamonu’ya ba€lı Müderris Atabey köyünde do€du.
Bediüzzaman Said Nursî’nin 1936 yılında Kastamonu’ya sürgün edilmesinden iki yıl sonra
kendisiyle tanıştı. Altı yıl boyunca Üstada hizmette bulundu. Nur Risalelerinde ve özellikle
de Kastamonu Lâhikası’nda Bediüzzaman, Mehmet Feyzi’yi Risale-i Nur’un faal bir kâtibi
olan Hüsrev Altınbaşak adındaki talebesine benzeterek, “Küçük Hüsrev” lakabıyla bahseder.
Arapça tahsili de olan Mehmet Feyzi Pamukçu, Üstatla birlikte Risale-i Nur’ları baştan sona
kadar okudu. Denizli (1943) ve Afyon (1948) hapishanelerinde Üstatla beraber tutuklu kaldı.
Nur Talebeleri arasında ehl-i ilim bir zat olan Mehmet Feyzi, 1990 yılında Kastamonu’da
vefat etti.
MEHMED ZÜHTÜ:
Said Nursî Hazretlerinin “Sözler’in hameleleri” (temel direkleri ve
taşıyıcıları) olarak vasıflandırdı€ı Mehmed Zühtü sadık Nur Talebelerindendir. Kastamonu
Lâhikası’nda kendisinden bahisle, “Hafız Ali’nin tahkikatına gelenlerin, ‘Ma€azalarda kâ€ıt
kalmadı. Risale-i Nur Şakirtleri kâ€ıdı bitirdiler’ demeleri ve Mehmed Zühtü’nün kitapları
kendine iade edilmeleri, Risale-i Nur Şakirtlerini müftehirane teşçi ve teşvik eden bir
hadisedir” denilmektedir. Ciddî çalışmaları dolayısıyla has ve hakikî şakirtlerin dairesi içinde
bulundu€u Bediüzzaman tarafından ifade edilmektedir.
MEVLÂNA CELÂLEDDİN-İ RUMÎ:
Celâleddin Muhammed Rumî. Hicrî 604, Milâdî 1207’de
Horasan’ın Belh şehrinde do€du. Ünvanı Mevlâna’dır. Babası “Sultanü’l-Ulema” olarak bilinen
Muhammed Bahaeddin-i Veled’dir. Anadolu’ya hicret etti€inde “Rumî” diye anıldı. Konya’ya
ailesiyle birlikte yerleşti. Hicrî 672 yılında Konya’da vefat etti. Eserlerinden bazıları: Mesnevi,
Divan-ı Kebir; Fihi Mafih; Mecalis-i Seb’a; Mektubat’dır.
MEVLÂNA HALİD (K.S.):
Büyük ‹slâm âlimi ve asrının müceddidi olan Mevlâna Halid-i
Ba€dadî 1778'de Ba€dat'ın kuzeyinde bulunan Zur şehrinde dünyaya geldi. Soyu baba
tarafından Hz. Osman, anne tarafından Hz. Ali'ye dayanır. Babası Ahmet bin Hüseyin'dir.
Küçük yaşta aklî ve naklî ilimlerden tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf, akaid ö€renmiş, hatta
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
| 452 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ