On üçüncü asrın başından itibaren toparlanan ve etrafına önemli kuvvetler toplayan
Timuçin, düşmanları ile yaptı€ı savaşları kazanmaya ve giderek güçlenmeye başladı.
Karakurum'da ilk Mo€ol devletini kurdu (1205). Cahil ve vahşi Mo€ol ve Tatarlardan, işi gücü
ya€macılık olan büyük bir ordu meydana getirdi. Mo€olistan'ın etrafındaki ülkelere
saldırmaya başladı. 1206 yılında; cihan hükümdarı, güçlü, mükemmel savaşçı anlamına
gelen "Cengiz" unvanını aldı ve ka€an ilan edildi. Tüm bozkır kavimlerini egemenli€i altında
topladı. Topraklarını genişleterek Müslümanların yaşadı€ı alanlara saldırmaya başladı.
Cengiz, çok geniş bir alanı işgal ve ya€maladıktan sonra 1225 yılında Mo€olistan'daki
karargâhına döndü. Hastalanınca o€ullarını toplayarak vasiyette bulundu. Bu vasiyete göre;
kendisinden sonra Ögedey ka€an olacak, Ça€atay yasa işlerinden sorumlu olacak, Tuluy'da
ordu kumandanlı€ını yapacaktı. 1227 yılında öldü ve Mo€olistan'ın kuzeydo€usundaki
Burhan Haldun denilen yere gömüldü.
CERCİS ALEYHİSSELAM:
Cercis Aleyhisselâmın Şam civarlarında ve Filistin'de yaşadı€ı ve
Hz. ‹sa'dan sonra geldi€i için, onun dininin hükümlerini devam ettirdi€i rivayet edilmiştir.
Vazifesini ifa ederken birçok kişi ona tâbi olmuştur. Hıristiyanlar tarafından St. Georges
ismiyle anılan Hz. Cercis'in Filistin'in Remle kasabasında do€du€u ifade edilmektedir. Gerek
Taberi tarihinde, gerekse kilise kaynaklarında, ‹sa Aleyhisselâmdan sonra geldi€i
kaydedilmektedir. Bediüzzaman Hazretleri, müspet hareketi anlatırken ve müspet hareket
etmekle mükellefiz dedikten sonra, Hz. Cercis’i (a.s.) örnek göstermesi çok dikkat çekicidir.
Cercis Aleyhisselâmın maruz kaldı€ı işkenceler, insano€lunun takatının üstünde olmasına
ra€men Cenab-ı Hakkın inayetiyle mahfuz kalmışken, bu kadar işkencenin yapılmasına
kader-i ‹lâhinin müsaade etmesi, bir taraftan hizmetin kutsiyetini, di€er taraftan da teklif
vazifesinin mükemmel bir şekilde ifa edildi€ini göstermektedir. Cercis Aleyhisselâm, bütün
menfîliklere ra€men telâş etmemiş, perde arkasındaki neticeleri, rahmet ve inayetin
tecellisini, kader ve kısmetin adaletle hükmetti€ini, kulların şefkatle terbiye edildi€ini
bilerek ve düşünerek hareket etmiştir.
CEYLÂN:
Ceylan Çalışkan 1929’da Emirda€’da do€du. Babası Üstadın “Çalışkanlar
Hanedanı” olarak andı€ı Mehmet Çalışkan’dır. Üstat 1944 yılında Emirda€’a geldi€inde bütün
Çalışkan ailesi kendisine hizmete koştu. Ceylân Çalışkan çok küçük yaşlarda Üstada hem
manevî bir evlât, hem de bir talebe oldu. Üstatla beraber 1948 yılında Afyon hapsine girdi.
Üstat, Ceylân Çalışkan için övgülerle bahsetmektedir. Onun için, “Ceylân kabiliyetli bir genç.
Dünya işini de yapar, ahiret işini de. Fakat onu dünyaya vermeyece€im” diyen Bediüzzaman
bir gün ona, “Ceylân, senin hayatın uhrevîdir. E€er dünyevî olsa pek azdır!” demiştir. Ceylân
Çalışkan 1963 yılında 34 yaşında ‹stanbul’da trafik kazası sonucu vefat etmiştir.
ÇOBAN AHMET:
Barlalı olan Çoban Ahmet’in kaldı€ı ev Üstadın kaldı€ı evin yakınındaydı.
Üstadın ihtiyacı olan yumurta, süt ve yo€urt ihtiyacının bir kısmını Çoban Ahmet karşılardı.
Üstat ihtiyacı kadar alır, hemen karşılı€ını verirdi. 1954 senesinde vefat eden Çoban
Ahmet’in kabri Barla’dadır.
-D-
DAVUD (A.S.):
Kur’ân-ı Kerîm'de adı geçen, ‹srailo€ullarına gönderilen ve kendisine kutsal
kitapların ikincisi olan Zebur verilen peygamberdir. Zebur Hz. Davud'a (a.s.) ‹brani diliyle,
Ramazan ayında indirilmiştir. 150 sureden ibaret olup, içinde haram ve helâl gibi ahkâma
dair meseleler yoktur. Daha çok tesbih, tehlil, zikir, nasihat ve ö€ütlerden ibarettir. Hz.
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
| 442 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ