de€işikliklere vesile oldu. Peygamber hanımları mü’minlerin anneleri ve başkasıyla
evlenemeyecekleri hakkındaki Kur’ânî hükümden (Ahzab Suresi, 33.) dolayı
ümmü'l-mü’minin ünvanıyla anılmaya başlandı. Bunun yanında en önemli husus,
Peygamber terbiyesi ile büyümesi ve en çok hadis rivayet eden Sahabeler arasında yer
almasıdır.
Peygamber Efendimiz son nefesini onun yanında verdi ve burada defnedildi. Bunun
üzerine on sekiz yaşında dul kaldı. Kur’ân’ın hükmüne uyarak bir daha evlenmedi ve kırk
yedi yıl bu şekilde yaşadı. Vefatı büyük üzüntüye sebep oldu (678). Kıskanç olarak
bilinmesine ra€men; Peygamber Efendimizin di€er hanımları, kızı Hz. Fatıma, Hz. Ali ve
di€erlerinin faziletlerini nakletti€i hadislerle tanınmalarını sa€layacak şekilde alicenap bir
kişili€e sahipti.
ALİ (R.A.):
Hz. Ali (r.a.). Hz. Peygamberin damadı, Hulefa-i Raşidîn'in dördüncüsüdür.
Hicretten yaklaşık yirmi iki yıl önce (m. 600) do€du€u rivayet edilen Hz. Ali'nin babası Hz.
Peygamberin amcası Ebu Talib, annesi de Fatıma bint Esed b. Haşim’dir. Hz. Muhammed'in
peygamberli€ine ilk iman eden çocuk olan Hz. Ali, Hicret sırasında Mekke'de kalmış, geceyi
Hz. Peygamberin yata€ında geçirerek onun evde oldu€u kanaatini uyandırmıştır. Hicretin
ikinci yılında Hz. Peygamberin (a.s.m.) kızı Fatıma ile evlenen Hz. Ali'nin bu evlilikten Hasan,
Hüseyin ile Zeynep ve Ümmü Gülsüm adlı çocukları olmuştur. (Muhsin adlı çocukları ise
henüz bebekken ölmüştür.) Esedullah (Allah'ın aslanı) ünvanıyla anılmıştır. Hz. Peygambere
kâtiplik de yapan Hz. Ali, Hudeybiye Anlaşmasını yazmıştır. Mekke'nin fethinden sonra
Kâbe'deki putları imha etme görevi ona verilmiştir. ‹lk üç halife döneminde de idarî
görevlerde bulunan Hz. Ali, Hz. Osman'ın şehit edilmesiyle birlikte seçimle halife olmuştur.
Hz. Ali'nin hilâfeti döneminde ‹slâm tarihinin en üzücü olaylarından Cemel Vakası (Hz. Aişe
önderli€indeki ordu ile yapılan savaş) ile Hz. Muaviye ile yapılan Sıffin savaşları meydana
geldi. Hicrî 19 veya 21 Ramazan'da (26 veya 28 Ocak 661'de) Kûfe'de, Haricî Abdurrahman
b. Mülcem tarafından zehirli bir hançerle şehit edildi. Hz. Ali Kufe'ye (Necef) defnedilmiştir.
Hz. Ali'nin, kendisine Hz. Peygamber (a.s.m.) tarafından verilen "Ebu Turab" lakabından
başka "el-Murtaza" ve "Esedullâhi'l-Gâlib" gibi lakapları da vardır. Çocuklu€unda puta
tapmadı€ı için daha sonraları "Kerremallahu Vecheh" dua cümlesiyle de anılmıştır.
ALİ ULVİ KURUCU:
1920’de Konya’da do€an Ali Ulvi Kurucu, dolu dolu bir ömrün
arkasından 4 Şubat 2002 tarihinde Medine’de vefat etti. 81 yaşında aramızdan ayrılan Ali
Ulvi Kurucu, 60 yıldır Medine-i Münevvere’de yaşıyordu. 1994’den beri senenin altı ayını
Türkiye’de geçirmeye özen gösteriyordu. Safahat’ı ezbere bilen ve Akif gibi şair olmayı
Cenab-ı Hak’tan isteyen Kurucu’ya, yazdı€ı şiirlerinden dolayı II. Akif denmektedir. 1938
yılında ailesiyle birlikte Medine’ye göç ederler. Çocuklarını okutmak için Türkiye’den gitmek
zorunda olan ‹brahim Efendi, Ali Ulvi’yi hafız yaptıktan sonra Kahire Ezher Üniversitesine
gönderir. Bitirdikten sonra da Medine’de önce Evkaf Dairesinin inşaat ve sicilat emini olarak
çalışır. Daha sonra Sultan Mahmud’un yaptırdı€ı Mahmudiye Kütüphanesi’nde çalışan Ali
Ulvi Kurucu, emekli oluncaya kadar da Arif Hikmet Kütüphanesinde çalıştı.
ASIM BEY (BİNBAŞI):
Risalelerde adı Asım Bey ya da Binbaşı Asım Bey olarak geçen
Ahmet Asım Önerdem, 1877 senesinde ‹zmit’te dünyaya geldi. Trablusgarp, Şam, Mu€la ve
Manisa gibi çeşitli yerlerde subay olarak görev yaptı. El yazısı güzel olan Asım Bey Burdur’a
geldi€inde Bediüzzaman Hazretleriyle tanıştı ve risaleleri yazmaya başladı. Bediüzzaman
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 439 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ