-A-
ABBAS MEHMET:
Abbas Mehmet Kara Barlalıdır. Barla’da marangozluk yapmaktaydı.
Kaldı€ı ev Üstadın Barla’da kaldı€ı evin yakınındaydı. Üstadın evinin önünde bulunan a€aca
ve Çam Da€ındaki çam a€acının üstüne Üstada bir köşk yapılmıştır. Bu köşkü Abbas
Mehmet Kara ve Mustafa Çavuş birlikte yapmıştır. Risale-i Nur’un bereketine ait ya€mur
olayına şahitlik yapanlar arasında Abbas Mehmet’in de adı geçer. Çok sadakatli bir insan
olan Mehmet Kara Üstada hizmet etmiştir. Onun sobasını yakmış, suyunu getirmiştir.
Sadakatli bir insan olan Abbas Mehmet 1990’lı yılların başlarında Hakkın rahmetine
kavuşmuştur.
ABDURRAHMAN:
Yirmi altı yaşında vefat eden Abdurrahman, Bediüzzaman
Hazretlerinin a€abeyi Molla Abdullah’ın o€ludur. Onun bu kadar genç yaşta vefatı
Bediüzzaman’ı çok üzmüştür. O kadar ki, Bediüzzaman onu unutamadı€ını risalelerde ifade
etmiştir. Sonraki bazı talebelerini (Zübeyir Gündüzalp, Hulûsi Yahyagil gibi) onun ismi ile de
yad ederek anmıştır: ikinci Abdurrahman gibi… Bediüzzaman Hazretleri onu, “manevî evlât”
sıfatı ile yad etmiş, cesaret ve zekâvetini övmüştür. Ayrıca Risale-i Nur’da ondan, di€er
üstün vasıflarını da sayarak bahsetmiştir.
Bu bahisler, özellikle Yirmi Altıncı Lem’anın On ‹kinci Ricasında yer almaktadır.
Bediüzzaman Hazretleri ile ye€eni Abdurrahman arasındaki ilişki bu bölümde ayrıntılı bir
şekilde anlatılmaktadır. Abdurrahman, Bediüzzaman Hazretlerinin Eski Said dönemindeki
en yakın talebesi olmakla birlikte, şahsî hizmetlerini de yapmıştır.
ABDÜLKADİR-İ GEYLÂNÎ (GAVS-I AZAM):
Abdülkadir-i Geylânî. (ö. 561/1165-66) Kadiriye
tarikatinin kurucusu. 470’te (1077) Gilân eyalet merkezine ba€lı Neyf köyünde do€an
Geylânî’nin babası, Ebu Salih Mûsa’nın dindar bir kimse oldu€u bilinmekle birlikte, devrin
tanınmış sûfîlerinden Ebu Abdullah Savmai’nin kızı olan annesi Ümmü’l-Hayır
Emetü’l-Cebbar Fatıma’nın da kadın velîlerden oldu€u kabul edilir. Küçük yaşta annesini
kaybeden Abdülkadir, dedesi Savmaî’nin himayesinde büyür ve tahsiline devrin ilim ve
kültür merkezi olan Ba€dat’ta devam eder. Orada, Ebu Galip bin Bakıllânî, Cafer es-Serrac,
Ebu Talip bin Yusuf gibi âlimlerden hadis; Ebu Said Muharrimî, Ebu Hattab gibi
hukukçulardan fıkıh; Zekeriya-i Tebrizî gibi dilcilerden de dil ve edebiyat ö€renimi görür.
Kısa zamanda usul ve füru ve mezhepler konusunda geniş bilgi sahibi olur ve Ebu’l-Hayır
Muhammed bin Müslim Debbas vasıtasıyla tasavvufa intisap eder. Ba€dat’a gitti€i zaman
mensup oldu€u Şafiî mezhebini bırakarak mizacına daha uygun gelen Hanbelî mezhebine
giren Abdülkadir-i Geylânî, hayatının sonuna kadar her iki mezhebe göre fetva vermiş,
ancak yaşadı€ı dönemde Hanbelîlerin imamı olmuş ve bundan dolayı kendisine
“Muhyiddin” (dini ihya eden) ünvanı verilmiştir.
ÂDEM (A.S.):
Cenab-ı Allah’ın yarattı€ı ilk insan ve insanlı€ın atasıdır. Allah, Hz. Âdem (a.s.)
ve eşi Hz. Havva’yı ilk önce Cennete koymuştur. Fakat, daha sonra onun ve neslinin
fıtratlarına yerleştirilmiş olan bütün istidat ve kabiliyetlerinin açı€a çıkabilmesi, Esma-i
Hüsna’sının tamamını gösteren parlak birer ayna olabilmelerini temin etmek için
vazifelendirerek imtihan dünyasına indirmiştir. Hz. Âdem (a.s.) ilk peygamber olarak
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 437 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ ŞAHIS BİLGİLERİ