Kûfelilerin biatıyla halife seçilmiştir. Resul-i Ekrem'in torunu Hz. Hasan, Muaviye'nin
davasında ısrarlı davranması karşısında Müslüman kanının dökülmesini istemeyerek
hilâfetten feragat etmiştir. Resullullah, o ve kardeşi için "Cennetin Efendileri" diye haber
vermiştir. Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere "Şerif" unvanı verilmiştir. Hicrî 49/669'da
Medine'de vefat eden Hz. Hasan Hz. Peygamberden 13 hadis rivayet etmiştir. Hz. Hasan
kardeşi Hz. Hüseyin'le birlikte Hz. Peygamberin neslini günümüze kadar devam ettiren iki
kişiden biridir.
HASAN FEYZİ:
Tam adı Hasan Feyzi Yüre€il’dir. Şair, edip, mutasavvıf ve muallim bir zat
olan Hasan Feyzi 1895 yılında Denizli’de do€du 13 Kasım 1946 yılında vefat etti.
Melâmi tarikati şeyhlerinden olan Hasan Feyzi Yüre€il aynı zamanda Denizli'nin Çivril
kazasının Güveçli köyünde muallim olarak imana ve Kur’ân'a hizmet eden bir hakikat
adamı idi. Bediüzzaman Hazretleriyle 1943 yılında Denizli’de tanışmıştır. Tanıştıktan sonra
vefatına kadar yaklaşık 2,5 yıla yakın bir süre Risale-i Nur hizmetinde bulunmuştur.
Bediüzzaman Hazretlerinin “Benim bedelime şehit oldu” dedi€i talebelerinden biridir. Evet,
“Bab-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem/ Dahi nezrim bu ki canım sana kurban olacak,”
diyen Hasan Feyzi, Üstadının bedeline şehit olmayı istemiş ve olmuştur. Bediüzzaman
Hazretleri bir mektubunda Hasan Feyzi’nin kısa süreli, fakat de€erli hizmetinden ve kendi
bedeline şehit oluşundan şu şekilde bahseder:
“Merhum Hasan Feyzi kardeşimiz, aynen şehit merhum Hafız Ali misillü, bir mektubunda
dedi€i gibi 'Dahi nezrim bu ki, canım sana kurban olacak!' dedi€ini tasdiken Üstad'ına bedel,
şehit kardeşi büyük Hafız Ali’nin yanına gitmiş. Bu zat-ı zülcenaheyn, ehl-i kalp ve gayet
yüksek bir ehl-i ilim ve hakikat, otuz sene muallimlik perdesi altında imana hizmet etmiş
ve on seneden beri Risale-i Nur’u elde edip, gizli perde altında çalışmış. Sonra da iki sene
zarfında do€rudan do€ruya Risale-i Nur'un yüksek hikmetlerini ve kemâlatını
çekinmeyerek ruh-u caniyle herkese ilân etmiştir."
HAVVA:
Hz. Adem'in Âdem'in eşi olan Hz Havva aynı zamanda insanlı€ın anası ve ilk
kadındır. Hz. Havva’nın yaratılışıyla ilgili olarak çeşitli görüşler bulunmaktadır. Islam
alimlerinin âlimlerinin bazı Kur’an Kur’ân ayetlerine dayandırdıkları görüşlerine göre Hz
Havva, Hz Adem’den Âdem’den (onun bir uzvundan) ya da Hz Adem’in Âdem’in yaratılmış
oldu€u maddeden yaratılmıştır. A’raf suresi Suresi, 189. ve Nisa suresi Suresi, 4. ayetlerinde
Hz. Adem Âdem ve Havva’nın yaratılışlarından bahsedilmektedir
HAZRET-İ MEHDÎ:
Bakınız: MEHDÎ.
HAZRET-İ OSMAN:
Bakınız: OSMAN. (R.A.)
HIZIR:
Hz. Hızır, Hz. Mûsa döneminde yaşayan, Kur’ân-ı Kerim'in Kehf Suresinde bahsi
edilen, kendisine ‹lâhî bilgi ve hikmet ö€retilen kişidir. Peygamber olup olmadı€ı konusunda
de€işik görüşler bulunmasına ra€men velâyeti konusunda ittifak edilmektedir. Otsuz ve
çorak bir mekâna oturdu€unda ansızın o otsuz yerin yeşillenmesi sebebiyle, yeşillik
manasına gelen Hızır namıyla yad edilmiştir. Hz. Hızır'ın halen hayatta oldu€unu ve hayatın
beş tabakasından ikincisinde yaşadı€ını Bediüzzaman Hazretleri Mektubat adlı eserinde
ifade etmektedir. Bu hayat tabakasının kendine özel şartları, bizim yaşadı€ımız hayattan
çok daha farklıdır. Meselâ, mecbur kalmadan istedikleri zaman yemek içmek, bir vakitte
birçok yerlerde bulunabilmek gibi bir derece serbest hayat mertebesidir. Hz. Hızır, başta
Buharî ve Müslim olmak üzere pek çok hadis kitaplarında çeşitli bölümlerde geçmektedir.
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 447 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ