Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 438

görevlendirilmiş ve kendisine on sahifeden oluşan kitapçık verilmiştir. Allah’ın seçkin kıldı€ı
kişiler arasında sayılmış oldu€undan “safiyyullah” ve insanlı€ın ilk atası olması sebebiyle de
“ebü’l-beşer” ünvanıyla anılmaktadır. ‹lk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (a.s.) bin yıl gibi
uzun bir süre yaşamıştır.
AHMED CÂMİ:
Sünnî bir mutasavvıf olan Ahmed Câmi Hicrî 441 yılında Horasan’ın Keşmir
bölgesindeki Namek köyünde do€du. Ailesini ve köyünü terk ederek on sekiz yıl boyunca
inziva hayatı yaşadı. Cam şehri civarında inzivada iken fıkıh, kelâm, hadis, tefsir, edebiyat
ve tasavvuf gibi ilimlerde kendini yetiştirdi. Kırk yaşında inziva hayatını bırakarak insanların
arasına karıştı. Vaazları ve nasihatleriyle insanları irşat için çalıştı. Milâdî 1140 yılında hacca
gitti. 1141 yılında Cam şehri civarında Me’dabad köyünde vefat etti. Buradaki zaviyesinde
defnedildi.
AHMET NAZİF (AHMET NAZİF ÇELEBİ):
1891-1964. Maruf ismi, “Risale-i Nur’un ‹nebolu
kahramanı Nazif Çelebi”dir. ‹nebolu’da dünyaya geldi. Bediüzzaman’la ilk defa, 1908’de
‹nebolu’da tanıştı. Buna belki tanışma bile denemezdi. Çünkü sadece göz göze gelmişlerdi.
Ama ona olan sevgisinin derinleşmesine, bu bakış, yetmişti. Bediüzzaman’a karşı ilk sevgi
tomurcukları, henüz 17 yaşında iken belirmişti. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri ünü
dolayısıyla, gazetelerde sık sık yer alıyordu.
Otuz sene sonra, 1938’de Bediüzzaman’ın Kastamonu’ya sürgüne gönderildi€ini duyunca,
hemen ziyaretine gitti. Denizli ve Afyon hapislerinde Üstadı ile birlikte bulundu. Nur’un
hizmetine, sadece kendini de€il o€lu Selâhattin Çelebiyi de adadı. Hatta Selâhattin Çelebi,
Nurların ilk defa teksir makinesi ile ço€altılmasında büyük pay sahibi olmuştu. Risale-i
Nur’da “hanedan” olarak bahsedilen iki aileden biri “Çelebi Hanedanı”dır.
Bediüzzaman Hazretleri onun hakkında, Emirda€ Lâhikasının 300. sayfasında şöyle
bahseder:
“Kardeşimiz ‹nebolu Hüsrev’i Nazif Çelebi bana yazıyor ki: ‘Hizb-i Nuriye ve Salâvatın
neşrini bitirdikten sonra ne münasip ise neşredece€im’ diye soruyor.
“Hakikaten, o kardeşimizin Cevşenü’l-Kebîr’i ve Hizb-i Nuriye’yi salâvat ile beraber neşri,
Nurculara ve ehl-i imana büyük bir hizmettir. Cenab-ı Hak her bir harfine mukabil ona ve
yardımcılarına bin sevap ihsan etsin. Âmin.” Mektupları, özellikle Kastamonu Lâhikasında
yer almıştır.
A‹ŞE-‹ SIDDIKA (614-678):
Hakkında ayet nazil olacak kadar fazilet sahibi, mü’minlerin
annesi, Sıddık-ı Ekber'in ölüm döşe€inde, "Senden daha sevimli servet bırakmıyorum. Seni
kaybetmekten daha büyük bir fakirlik ise bilmiyorum" dedi€i, Habibullahın sevgilisi,
Müslüman hanımlara en büyük örnek, çok kısa süren evlilik hayatına çok büyük kazanımlar
sı€dıran mübarek bir insan.
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hanımı oldu€u için "ümmü'l-mü’minin" ve Hz.
Ebubekir’in (r.a.) kızı oldu€undan "es-Sıddıka" ünvanlarıyla anılan Hz. Aişe, 614 yılında
Mekke'de do€du. Annesi Ümmü Ruman bint Amir b. Uveymir, Kinane kabilesindendir.
Kendi ismiyle tanınmakta olup künyesi, Ümmü'l-Mü’minin Aişe Ebi Bekr es-Sıddik el-Kureyşi
şeklindedir.
Babası, Hz. Muhammed (a.s.m.) ile beraber hicret etti€i için kendisi daha sonra Medine'ye
hicret etti. Hicretten önce nikâhları kıyılmakla birlikte dü€ünleri daha sonra 624 yılında iki
bayram arasında yapılarak Peygamber Efendimiz ile evlendi. Bu evlilik hayatında çok büyük
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
| 438 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
1...,428,429,430,431,432,433,434,435,436,437 439,440,441,442,443,444,445,446,447,448,...560
Powered by FlippingBook