Lem'alar - page 881

birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gayet mükem-
mel bir surette, bahar mevsiminde yazıldığı gözle görü-
nüyor.
Bu sayfanın bir satırı, bir bahçedir. o bahçede bulunan
çiçekler, ağaçlar, nebatlar adedince manzum kasideler be-
raber, birbiri içinde, yanlışsız yazıldığını gözümüzle görü-
yoruz.
o satırın bir kelimesi, çiçek açmış, meyve vermek üze-
re yaprağını vermiş bir ağaçtır. İşte bu kelime, muntazam,
mevzun, süslü yaprak, çiçek ve meyveleri adedince,
Ha-
kem-i Zülcelâl’
in methüsenasına dair manidar fıkralardır.
güya çiçek açmış her ağaç gibi, o ağaç dahi,
Nak-
kaş
’ının medihelerini teganni eden manzum bir kaside-
dir.
Hem güya
Hakem-i Zülcelâl
, zeminin meşherinde teş-
hir ettiği antika ve acip eserlerine binler gözle bakmak is-
tiyor.
Hem güya o
Sultan-ı Ezelî’
nin o ağaca verdiği muras-
sa hediye ve nişanları ve formaları, hususî bayramı ve
resm-i küşadı olan baharda, padişahın nazarına arz et-
mek için, öyle müzeyyen, mevzun, muntazam, manidar
bir şekil almış ve öyle hikmetli bir şekil verilmiştir ki, her
bir çiçeğinde, her bir meyvesinde, birbiri içinde çok ve-
cihler ve delillerle
Nakkaş’
ının vücuduna ve esmasına şa-
hadet ederler.
Meselâ, her bir çiçekte, her bir meyvede bir mizan var.
Ve o mizan, bir intizam içinde; ve o intizam, tazelenen
Lem’aLar | 881 |
o
Tuzuncu
l
em
a
suret:
biçim, tarz.
şahadet:
şahitlik.
teganni:
hoş, güzel bir ses ve ma-
kamla okuma, anlatma, söyleme.
teşhir:
gösterme, sergileme.
vecih:
yön.
vücut:
var olma, varlık.
zemin:
yeryüzü.
acip:
şaşılan ve hayret uyan-
dıran şey.
antika:
kıymetli, değerli.
arz:
sunma, takdim.
dair:
alâkalı, ilgili.
delil:
bir meseleyi ispata ya-
rayan şey, bürhan.
esma:
isimler.
forma:
şekil, biçim.
gayet:
son derece, çok, ol-
dukça.
güya:
sanki.
Hakem-i Zülcelâl:
büyüklüğü
ile haklı ve haksızı ayıran her
işi bir hikmete göre yapan Ce-
nab-ı Hak.
hikmet:
İlâhî gaye, yüksek
bilgi.
hususî:
özel.
intizam:
düzgünlük, tertipli
olma.
kaside:
övgü için yazılan şiir.
manidar:
ince manalı.
manzum:
vezinli, kafiyeli.
medih:
övgü.
meşher:
sergi, gösterme yeri.
methüsena:
güzel vasıflarıyla
övmek.
mevzun:
ölçülü, vezinli.
mizan:
terazi, ölçü.
muntazam:
nizamlı, düzgün.
murassa:
kıymetli taşlarla,
mücevherlerle süslenmiş.
müzeyyen:
ziynetlendirilmiş,
süslenmiş.
nakkaş:
nakış yapan, süsle-
yen.
nazar:
bakış, dikkat.
nebat:
bitki.
nişan:
iz, eser.
resm-i küşat:
açılış töreni,
merasimi.
Sultan-ı ezelî:
kudret, kuvvet
ve hükümranlığının başlangıcı
olmayan Allah.
1...,871,872,873,874,875,876,877,878,879,880 882,883,884,885,886,887,888,889,890,891,...1406
Powered by FlippingBook