Lem'alar - page 876

Hava gazat-ı muzırra ile zehirlenecekti. zemin ise bir
mezbele, bir mezbaha, bir bataklığa dönecekti. dünya bo-
ğulacaktı.
İşte, cesed-i hayvanînin hüceyratından ve kandaki kü-
reyvat-ı hamra ve beyzadan ve zerratın tahavvülâtından
ve cihazat-ı bedeniyenin tenasübünden tut, tâ denizlerin
varidat ve masarifine, tâ zemin altındaki çeşmelerin gelir
ve sarfiyatlarına, tâ hayvanat ve nebatatın tevellüdat ve
vefiyatlarına, tâ güz ve baharın tahribat ve tamiratlarına,
tâ unsurların ve yıldızların hidemat ve harekâtlarına, tâ
mevt ve hayatın, ziya ve zulmetin ve hararet ve bürude-
tin değişmelerine ve dövüşmelerine ve çarpışmalarına ka-
dar, o derece hassas bir mizanla ve o kadar ince bir öl-
çüyle tanzim edilir ve tartılır ki, akl-ı beşer hiçbir yerde
hakikî olarak hiçbir israf, hiçbir abes görmediği gibi, hik-
met-i insaniye dahi her şeyde en mükemmel bir intizam,
en güzel bir mevzuniyet görüyor ve gösteriyor. Belki, hik-
met-i insaniye, o intizam ve mevzuniyetin bir tezahürü-
dür, bir tercümanıdır.
İşte, gel, güneş ile muhtelif on iki seyyarenin muvaze-
nelerine bak. Acaba bu muvazene, güneş gibi,
Adl
ve
Ka-
dîr
olan
Zat-ı Zülcelâl’
i göstermiyor mu? Ve bilhassa, sey-
yarattan olan gemimiz, yani küre-i arz, bir senede yirmi
dört bin senelik bir dairede gezer, seyahat eder. Ve o ha-
rika sür’atiyle beraber, zeminin yüzünde dizilmiş, istif edil-
miş eşyayı dağıtmıyor, sarsmıyor, fezaya fırlatmıyor. eğer
sür’ati bir parça tezyit veya tenkis edilseydi, sekenesini
havaya fırlatıp fezada dağıtacaktı. Ve bir dakika,
abes:
lüzumsuz ve gayesiz iş.
adl:
adalet sahib olan Allah.
akl-ı beşer:
insan aklı.
bilhassa:
özellikle.
bürudet:
soğukluk.
cesed-i hayvanî:
hayvana ait ce-
set.
cihazat-ı bedeniye:
vücudun or-
ganları, uzuvları.
feza:
uzay.
gazat-ı muzırra:
zararlı gazlar.
güz:
sonbahar.
hakikî:
gerçek.
hararet:
sıcaklık.
harekât:
hareketler.
hassas:
incelikli, en ufak ölçüleri
sağlıklı ve kesin olarak veren.
hayvanat:
hayvanlar.
hidemat:
hizmetler.
hikmet-i insaniye:
insana ait ke-
şifler.
hüceyrat:
hücreler.
intizam:
düzen.
israf:
savurganlık.
istif:
düzgün yığma, depolama.
o
Tuzuncu
l
em
a
| 876 | Lem’aLar
Kadîr:
kudret sahibi olan ve
her şeye gücü yeten Allah.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
küreyvat-ı beyza:
ak yuvar-
lar.
küreyvat-ı hamra:
alyuvarlar.
masarif:
masraflar, giderler.
mevt:
ölüm.
mevzuniyet:
mevzunluk, öl-
çülü olma.
mezbaha:
hayvan kesilen yer.
mezbele:
çöplük.
mizan:
ölçü.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
muvazene:
dengeli, ölçülü
olma.
nebatat:
bitkiler.
sarfiyat:
harcamalar, giderler.
sekene:
sakin olanlar, oturan-
lar.
seyyarat:
gezegenler.
seyyare:
gezegen.
tahavvülât:
tahavvüller, de-
ğişmeler.
tahribat:
tahripler, yıkıp boz-
malar.
tanzim:
düzenleme.
tenasüp:
uygunluk.
tenkis:
noksanlaştırma, ek-
siltme.
tercüman:
çeviren.
tevellüdat:
tevellütler, do-
ğumlar.
tezahür:
görünme.
tezyit:
arttırma, çoğaltma.
unsur:
esas madde, kök.
varidat:
gelirler.
vefiyat:
ölümler, vefatlar.
Zat-ı Zülcelâl:
celâl ve büyük-
lük sahibi olan Allah.
zemin:
yeryüzü.
zerrat:
zerreler, atomlar.
ziya:
ışık.
zulmet:
karanlık.
1...,866,867,868,869,870,871,872,873,874,875 877,878,879,880,881,882,883,884,885,886,...1406
Powered by FlippingBook