suresinin hısn-ı hasini ve kal’a-i metîninin kapısını o on
üç anahtarla aç, gir, selâmeti bul!
(1)
o
º«/
µ n
`?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G BÉn
æn
à r
ªs
? n
Y É n
e s
’ p
G BÉn
æn
d n
ºr
?p
Y '
’ n
?n
fÉn
ërÑ°oS
(2)
p
Ú/
WÉn
«°s
ûdG p
äGn
õn
ªn
g r
øp
e n
?p
H o
Pƒo
Yn
G u
Ün
Q r
?o
bn
h
(3)
p
¿ho
ôo
°†r
ën
j r
¿n
G u
Ün
Q n
?p
H o
Pƒo
Yn
Gn
h
®
Lem’aLar | 243 |
o
n
Ü
çÜncÜ
l
em
’
a
tenzih etmek:
Allah’ı şanına lâyık
olmayan şeylerden, her türlü ek-
sik ve noksandan uzak ve yüce
tutmak.
vesvese:
kalbe gelen asılsız, kötü
ve sinsi düşünce, kuruntu, şüphe.
hak:
doğru, gerçek.
hikmet:
belirli gayelere yöne-
lik, faydalı, anlamlı ve yerli ye-
rinde oluş.
hısn-ı hasin:
çok sağlam kale.
İlâh:
tanrı, kendisine ibadet
edilen; Allah.
kal’a-i metîn:
sağlam kale.
melik:
bütün varlıkların sahi-
bi ve hâkimi olan Allah.
rab:
yaratan besleyen, yetiş-
tiren, varlıkları uyum içinde
sevk ve idare eden Allah.
rahîm:
sonsuz merhamet sa-
hibi, acıyan, esirgeyen Allah.
rahman:
sonsuz merhamet
ve şefkatle bütün varlıkları rı-
zıklandıran Allah.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara acıyıp bağışla-
ması, onlara maddî ve mane-
vî nimetler vermesi.
selâmet:
kurtuluş, dert ve sı-
kıntıdan uzak olma.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldı-
ğı 114 bölümden her biri.
şer:
fenalık, kötülük.
1.
Seni her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiç-
bir bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
2.
De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım.
3.
Onların yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım. (Mü’minun Suresi: 97-98.)