İman ve Küfür Muvazeneleri - page 194

olunuyorum. zeminin içinde tünelvari bir mağaraya so-
kuldum; git gide zeminin içinde seyahat ettim. Bakıyo-
rum ki, benden evvel o tahtelarz yolda çok kimseler git-
mişler. Her tarafta boğulup kalmışlar. onların ayak izle-
rini görüyordum. Bazılarının bir zaman seslerini işitiyor-
dum. sonra sesleri kesiliyordu.
ey hayali ile benim seyahat-i hayaliyeme iştirak eden
arkadaş! o zemin, tabiattır ve felsefe-i tabiiyedir. tünel
ise ehl-i felsefenin efkârı ile hakikate yol açmak için aç-
tıkları meslektir. gördüğüm ayak izleri, eflâtun ve Aristo
(HaşİYe)
gibi meşahirlerindir. İşittiğim sesler, İbni sina ve
Farabî gibi dâhîlerindir. evet, İbni sina’nın bazı sözleri-
ni, kanunlarını bazı yerlerde görüyordum; sonra bütün
bütün kesiliyordu. daha ileri gidememiş. demek boğul-
muş. Her ne ise, seni meraktan kurtarmak için hayalin
altındaki hakikatin bir köşesini gösterdim. Şimdi seyaha-
time dönüyorum.
git gide baktım ki, benim elime iki şey verildi: Biri, bir
elektrik; o tahtelarz tabiatın zulümatını dağıtır; diğeri, bir
alet ile dahi, azîm kayalar, dağmisal taşlar parçalanıp
HaşİYe:
eğer desen: “sen necisin, bu meşahire karşı meydana çıkıyor-
sun? sen, bir sinek gibi olup da kartalların uçmalarına karışıyorsun.” Ben
de derim ki, “kur’ân gibi bir üstad-ı ezeliyem varken, dalâletâlûd felsefe-
nin ve evhamâlûd aklın şakirtleri olan o kartallara hakikat ve marifet yo-
lunda sinek kanadı kadar da kıymet vermeye mecbur değilim. Ben onlar-
dan ne kadar aşağı isem, onların üstadı dahi, benim üstadımdan bin de-
fa daha aşağıdır. üstadımın himmetiyle, onları gark eden madde ayağı-
mı da ıslatamadı. evet, büyük bir padişahın onun kanununu ve evamirini
hamil küçük bir neferi, küçük bir şahın büyük bir müşirinden daha büyük
işler görebilir.”
aristo:
bkz. Şahıs Bilgileri.
azîm:
büyük.
dağmisal:
dağ gibi, dağa ben-
zer.
dâhî:
çok zeki, deha sahibi.
dalâletâlûd:
hak yoldan uzak-
laşmış, sapkınlığa düşmüş.
efkâr:
fikirler.
eflâtun:
bkz. şahıs.
ehl-i felsefe:
felsefeciler.
evamir:
emirler.
evhamâlûd:
kuruntulara ka-
pılmış, endişe dolu.
felsefe-i tabiiye:
tabiatçı dü-
şünce.
gark etmek:
batırmak, boğ-
mak.
hakikat:
gerçek.
hamil:
taşıyan.
haşiye:
dipnot.
hayal:
görüntü.
himmet:
yardım.
ibni sina:
bkz. Şahıs Bilgileri.
iştirak:
ortak olma, katılma.
marifet:
Allah’ı tanıma ve bil-
me.
meslek:
yol, görüş.
meşahir:
şöhret sahibi insan-
lar.
müşir:
mareşal.
nefer:
er, rütbesiz asker.
seyahat:
yolculuk.
seyahat-i hayaliye:
hayali
yolculuk.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tabiat:
kâinat ve içindekiler,
canlı cansız varlıklar, maddî
âlem.
tahtelarz:
yer altı.
tünelvari:
tünele benzer.
üstad-ı ezeliye:
bütün ilim ve
marifetlerin öğreticisi Allah.
üstat:
öğretici, usta.
zemin:
yer, yeryüzü.
zulümat:
karanlık.
o
TuzunCu
S
öz
| 194 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,184,185,186,187,188,189,190,191,192,193 195,196,197,198,199,200,201,202,203,204,...412
Powered by FlippingBook