İman ve Küfür Muvazeneleri - page 202

bütün evvelki yoldaki zulümatı dağıtır, bütün dalâlet ve
helâket kapılarını kapatır. Şöyle ki:
İnsanın zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacını, bir kadîr-i
rahîm’e tevekkül ile tedavi eder. Hayat ve vücudun yü-
künü, onun kudretine, rahmetine teslim edip, kendine
yüklemeyip, belki kendisi o hayatına ve nefsine biner hük-
münde bir rahat makam bulur. kendisinin natık bir hay-
van değil, belki hakikî bir insan ve makbul bir misafir-i
rahman olduğunu bildirir. dünyayı bir misafirhane-i rah-
man olduğunu göstermekle ve dünyadaki mevcudat ise,
esma-i İlâhiyenin âyineleri olduklarını ve masnuatı ise, her
vakit tazelenen mektubat-ı samedâniye olduklarını bildir-
mekle, insanın fenâ-i dünyadan ve zeval-i eşyadan ve
hubb-i fâniyattan gelen yaralarını güzelce tedavi eder ve
evhamın zulümatından kurtarır.
Hem, mevt ve eceli âlem-i berzaha giden ve âlem-i be-
kada olan ahbaplara visal ve mülâkat mukaddimesi ola-
rak gösterir. ehl-i dalâletin nazarında bütün ahbabından
bir firak-ı ebedî telâkki ettiği ölüm yaralarını böylece te-
davi eder. Ve o firak, ayn-ı lika olduğunu ispat eder.
Hem, kabrin âlem-i rahmete ve dâr-ı saadete ve bağis-
tan-ı Cinana ve nuristan-ı rahman’a açılan bir kapı ol-
duğunu ispat etmekle, beşerin en müthiş korkusunu iza-
le edip, en elîm ve kasavetli ve sıkıntılı olan berzah seya-
hatini, en leziz ve ünsiyetli ve ferahlı bir seyahat olduğu-
nu gösterir. kabir ile ejderha ağzını kapatır, güzel bir
bahçeye kapı açar. Yani, kabir ejderha ağzı olmadığını,
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
ahbap:
dostlar.
âlem-i beka:
sonsuzluk âlemi, ahi-
ret.
âlem-i berzah:
ruhların kıyamete
kadar kalacakları âlem; kabir âle-
mi.
âlem-i rahmet:
rahmet dünyası.
âyine:
ayna.
ayn-ı lika:
gerçek kavuşma.
bağistan-ı cinan:
cennet bağları,
bahçeleri.
berzah:
ruhların kıyamete kadar
bekleyeceği, dünya ile ahiret ara-
sındaki yer.
beşer:
insanlık.
dalâlet:
iman ve İslâmiyetten ay-
rılmak, azmak.
dâr-ı saadet:
mutluluk yeri.
ecel:
Allah tarafından takdir edilen
ölüm vakti.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli, azgın ve
sapkın kimseler.
ejderha:
korkunç ve hayalî bir
hayvan.
elîm:
çok acı verici, acıklı.
esma-i ilâhiye:
Allah’ın isimleri.
evham:
vehimler, zanlar.
evvelki:
önceki.
fakr:
fakirlik.
fenâ-i dünya:
dünyanın fânî, geçi-
ci yönü.
ferah:
rahat, iç açıcı.
firak:
ayrılık.
firak-i ebedî:
ebedî, sonsuz ayrılık.
hakikî:
gerçek.
helâket:
yıkılma, mahvolma.
hubb
-i
fâniyat:
gelip geçici şeyleri
sevmek.
ispat:
doğruyu delillerle gösterme.
izale:
giderme, ortadan kaldırma.
kabir:
mezar.
kadîr-i rahîm:
çok merha-
metli olan ve her şeye gücü
yeten, Allah.
kasavet:
gam, keder, kaygı.
kudret:
kuvvet, iktidar.
makam:
durak, yer.
makbul:
kabul edilmiş , geçer-
li.
masnuat:
sanatla yapılmış
şeyler.
mektubat-ı samedâniye:
Ce-
nab-ı Hakkın isim ve sıfatlarını
anlatan, Allah’ın birliğini göste-
ren varlıklar.
mevcudat:
var olan her şey,
mahlûklar.
mevt:
ölüm.
misafirhane-i rahman:
Ce-
nab-ı Hakkın bir misafirhanesi
şeklinde nimetlerle donatılan
şu dünya hayatı, her türlü rızkı
veren Allah’ın misafiri.
mukaddime:
başlangıç.
mülâkat:
buluşma, görüşme.
natık:
konuşan.
nazar:
bakış, itibar.
nefis:
şehvet, gazap, fazilet gi-
bi şeylerin kaynağı.
nuristan-ı rahman:
her varlı-
ğın rızkın ummadığı yerden
veren Cenab-ı Hakkın aydınlık
âlemi.
rahmet:
acıma, merhamet et-
me, bağışlama.
telâkki:
kabul etme, anlama.
tevekkül:
Allah’a dayanma ve
güvenme.
ünsiyet:
alışkanlık.
visal:
kavuşma.
zaaf:
zayıflık, kuvvetsizlik.
zeval-i eşya:
eşyanın, şeylerin
yok olması.
zulümat:
karanlıklar.
o
Tuz
i
kinCi
S
öz
| 202 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,192,193,194,195,196,197,198,199,200,201 203,204,205,206,207,208,209,210,211,212,...412
Powered by FlippingBook