Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 397

Dördüncü Bürhan
âlem-i gayp ve şahadetin nokta-i
iltisakı ve berzahı; ve iki âlemden birbirine gelen seyya-
ratın mültekası, vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. evet,
fıt-
rat ve vicdan akla bir penceredir, tevhidin şuaını neşre-
derler.
BirinCi BÜrHan
Risalet ve islâmiyet’le mücehhez olan hakikat-i mu-
hammediyedir ki,
risalet noktasında en muazzam icma
ve en vâsi tevatür sırrını ihtiva eden mecmu-i enbiyanın
şahadetini tazammun eder. Ve İslâmiyet cihetiyle, vahye
istinat eden bütün edyan-ı semaviyenin ruhunu ve tasdik-
lerini taşıyor. İşte, bütün enbiyanın şahadetiyle ve bütün
edyanın tasdikiyle ve bütün mu’cizatının teyidiyle, mu-
saddak olan bütün akvaliyle, vücut ve vahdet-i sânii be-
şere gösteriyor. demek, şu davada ittihat etmiş, bütün
efazıl-ı beşer namına o nuru gösteriyor. Acaba, bu kadar
tasdiklere mazhar, büyük, derin, dürbün, safî, keskin,
hakaikaşina bir gözün gördüğü hakikat, hakikat olma-
mak hiç ihtimali var mı?
ikinCi BÜrHan
kâinat kitabıdır.
evet, şu kitabın bütün hurufu ve
bütün noktaları, efraden ve terekküben zat-ı zülcelâl’in
vücut ve vahdetini, elsine-i mahsusaları kıraat ile
(1)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
’yi tilâvet ediyorlar. Cemî
zerrat-ı kâinat birer birer zat ve sıfât vesaire vücuhla had-
siz imkânat mabeyninde mütereddit iken, birdenbire bir
huruf:
harfler.
icma:
fikir birli€i etme.
ihtiva:
içine alma, kapsama.
istinat:
dayanma, güvenme.
ittihat:
birleşme, birlik.
mabeyn:
ara.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
mecmu-i enbiya:
peygamberle-
rin tamamı, bütünü.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mücehhez:
teçhiz edilmiş, cihaz-
landırılmış, donatılmış.
mu’cizat:
mu’cizeler.
mülteka:
kavuşma, buluşma, bir-
leşme yeri.
musaddak:
tasdik edilmiş, do€ru-
lanmış, do€rulu€u kabul edilmiş.
mütereddit:
tereddüt eden, ka-
rarsız.
neşir:
yayma, saçma, serpme.
nokta-i iltisak:
birleşme noktası,
kavuşma noktası, buluşma nok-
tası.
risalet:
elçilik, resullük.
ruh:
hayatın temeli ve sebebi olan
manevî varlık.
şahadet:
şahit olma, şahitlik, ta-
nıklık.
seyyarat:
gezegenler.
sıfât:
nitelikler, sıfatlar.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
do€rulu€una kesin olarak hük-
metme.
tazammun:
ihtiva etme, içine al-
ma, içinde bulundurma.
terekküben:
birleşik olarak, hep
birlikte.
tevatür:
içinde yalan ihtimali bu-
lunmayan ve birbirlerine kuvvet
veren haberlerden oluşan büyük
bir toplulu€a ait haber.
tevhid:
Allah’ın bir oldu€una inan-
ma, birleme.
teyit:
kuvvetlendirme, sa€lamlaş-
tırma; do€ru çıkarma.
tilâvet:
güzel sesle ve anlamını
düşünerek okumak.
vahdet:
birlik ve teklik.
vahdet-i sâni:
her şeyi sanatla ya-
ratan Allah’ın birli€i.
vahiy:
Cenab-ı Hakkın diledi€i hü-
kümleri, sırları ve hakikatleri pey-
gamberlere bildirmesi.
vâsi:
geniş, engin.
vicdan:
insanın içindeki iyiyi kö-
tüden ayırabilen ve iyilik etmek-
ten lezzet duyan ve kötülükten
elem alan manevî bir his.
vücud-i sâni:
her şeyi sanatla ya-
ratan Allah’ın varlı€ı.
vücuh:
cihetler, yönler.
vücut:
varlık.
Zat-ı Zülcelâl:
sonsuz büyüklük ve
haşmet sahibi olan zat, Allah.
zerrat-ı kâinat:
kâinat zerreleri,
kâinattaki atomlar.
akval:
sözler.
âlem:
dünya, cihan.
âlem-i gayp:
gayp âlemi, gö-
rünmeyen, fakat varlı€ı kesin
olan ve mahiyeti Allah tara-
fından bilinen başka dünyalar.
âlem-i şahadet:
gözle gördü-
€ümüz, şahit oldu€umuz
âlem, kâinat.
berzah:
iki şey arasındaki yer.
beşer:
insan, insanlık.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
cemî:
cümle, hep, bütün.
cihet:
yön.
dürbün:
uzak gören, uza€ı
gösteren.
edyan:
dinler.
edyan-ı semaviye:
semavî
dinler, Allah tarafından gönde-
rilmiş olan hak dinler.
efazıl-ı beşer:
insanlı€ın en fa-
ziletli, faydalı olanları.
efraden:
bireyler olarak.
elsine-i mahsusa:
tahsis edi-
len, kendilerine özgü diller.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
fıtrat:
yaratılış, tabiat, mizaç,
huy.
fıtrat-ı zişuur:
bilinçli yaratı-
lış, bilinçli huy, bilinçli mizaç.
hakaikaşina:
gerçekleri bilen,
hakikatleri tanıyan.
hakikat-i muhammediye:
Hz.
Peygamberin manevî şahsiye-
ti, İslâmiyetin aslı ve esası.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 397 |
n
okTa
1.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp Onu tespih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
1...,387,388,389,390,391,392,393,394,395,396 398,399,400,401,402,403,404,405,406,407,...790
Powered by FlippingBook